Sevgili çocuklar!
Bu yazımda size, kanatlı canlıların baykuşgiller sınıfından puhu kuşunu tanıtarak, bununla ilgili bir hikâye anlatmak istiyorum.
İnsanlar, tarih boyu, bu donuk gözlü, sabit bakışlı kuşu çekingen hatta ürkek ve korkulu bakışlarla izler olmuş. Bu davranışları, masal ve hikâyelerine de yansımıştır. Öyle ki, küçük çocukları korkutarak uslu durmalarını sağlamak için, uydurdukları dev ve hortlak masallarına, bazı canlıları da korku sermayesi yapmışlar; yarasa ve puhu kuşlarına kan emicilik kimliği giydirerek, vampir adıyla tanıtır olmuşlar; onlara uğursuzluk isnadında bulunmuşlardır. Böylece, çocuk ve gençlerin beyinleri ve bellekleri, vampir, yarasa ve baykuşların tüneği olup çıkmıştır.
Çocukların bu yanlış yönlendirme biçiminden, bâtıl inanç ve İslam inancına ters düşen olumsuzluklar, toplum içinde yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu gün, bizim toplumumuzda da bâtıl inanç denilen bu tutarsızlıklara inananlar çoktur.
Sevgili çocuklar! Canlılar dünyasının omurgalılar dalı içinde kuş adı ile bilinen yaratığın, o kadar çok cins ve türü vardır ki, bunları pek kolay sayamayız. Şöyle kabaca bir sınıflandırma yaparsak, gündüz ve gece kuşları diye ayrım yapabiliriz. Bunlar içinde evcil ve yabanî olanları vardır. Sizin de bildiğiniz gibi evcil olanların bir çoğu kafeslerde yaşarlar. Gündüz kuşlarının pek çoğu, tabiatın kucağında sere serpe yaşarlar. Bunlardan irili ufaklı pek çoğunu bahçe, bağlarda, dallar üzerinde neşe içerisinde cıvıldaşıp, uçuştuklarını sizler de görürsünüz. Yabani olan gündüz kuşlarından yırtıcı olanları, kartalgiller adı ile bilinen türleri içinde kartal ve akbabaları sayabiliriz. Gece yırtıcıları ise baykuşgillerdir. Bunlar gece uçarlar, zararlı değillerdir. Ne var ki karanlıkta uçtukları için korku duygusu oluştururlar. Bu yüzden bu canlılar, bâtıl inancın sermayesi olmuşlardır. İşte bunlardan birisi de puhu kuşlarıdır.
Sevgili çocuklar! İşte şimdi size puhu kuşu ile ilgili bir hikâye anlatmak istiyorum: Derebeylerden birisi, savaş sırasında ağırca yaralanır. Bu olaydan bir süre önce, şato kulelerinden birisine tüneyen puhu kuşu her gece durmadan ağlarcasına feryad edip ötmektedir.
Şatoya getirilen derebeyi gün güne kötüleşirken puhu kuşunun geceleri ağlarcasına ötmesi bir türlü bitmek bilmez. Bir gece yine baykuş ötmesini sürdürürken derebeyi, şatosunda can verir. Bu olayın yanı sıra şatoda bulaşıcı bir hastalık ortaya çıkmış; her gün ardarda hastalananlardan birkaç kişi ölmektedir.
Şatoda yaşayanlar, derebeylerinin ölmesinin ardından bulaşıcı hastalık baş göstermesini, ağlarcasına ötmekte olan puhu kuşunun sebep olduğuna inanmaktadırlar. Bâtıl inanç, bu insanların üzerine de ağını germiş; inanç zafiyetiyle hastalanan yüreklerde etkenliğini göstermiştir. Derebeylerinin savaşta aldığı yara yüzünden ölmüş olmasını ve tedbirsizliklerinin bulaşıcı hastalığa sebep olduğunu ve bu yüzden arka arkaya ölüm olaylarının oluştuğunu bu cahil ve inançları zayıf insanlar nereden bilsinler... Yine nereden bilsinler, bâtıl inancın tutsağı olmuş bu insanlar, puhu kuşunun kaybettiği yavrusu için çığlık çığlık feryad ederek ağladığını!!
Evet sevgili çocuklar! Yüce İslam’ı yeterince bilmeyen ve yaşayamayan insanlar, elbet de bâtıl inançların pençesine düşerek benliklerini yitirecekler; baykuşların ve yarasaların tüneği sadece şato yıkıntıları ve mağaralar olmayacak, bâtıl inanç baykuşları inancı zayıf insanların yüreklerine de tüneyecek, onların hem dünya hem de ahiretlerini karartacaktır.
Kaynak: Fareler Ve Pireler - Mehmed Zekâi ERYALAZ, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net
|