Herkezden çok bendim beni anlayan.Anlamsizliklarımı sorgulasanda,onlarda olan anlamın anahtarı bendeydi.Bir kilit,bir kilit daha.
Ulaşabilirmisin kilitli kapılar arkasına,bu kadar kolaymıydı zorluklari aşmak.Anlamsiz bakışların ardına gizlenmiş gerçek anlamları yakalamak.Böyle basitmiydi, zaman denilen kavramı uygulamak gerekmezmiydi sabır kelimesiyle birlikte.
Anlamlandırabilirmisin beni,,
Elinde şekil alan bir hamur olsam neye benzerdim,ne olmamı isterdin.Düslerindeki kime benzerdim yada olmamı istediğin ne olurdum senin elinde, yoksa anlamsızlıklarımlamı sindirirdin sineye beni.
Bir oyuncak olmuş olsaydım ben oyun kutunda.Küçük bir çocuğun yıllarca saklayacağı ve hiç yanından ayırmayacağı,her derdini sessizce bir köşede anlattığı,boncuk boncuk gözyaşlarını akıttığı ve kimseye söylemediği sırlarını fısıldadığı oyuncağımı yoksa hoyratça eline aldığı herşeyi duvardan duvara vurup eskitip kullanılmayacak hale getirip atılacak eşyaların içine katılmasına sebeb olan haşarı ve öfkesini elindekinden çıkaran bir çocuğun oyuncağımı..?Hangisi olurdum sende...?
Ellerindeki mürekkeb izi gibi bir kargaşa yaşıyor düsüncelerim ama hiç yıkanmıyor ve gitmiyor bu izler .Farkli görünselerde benziyorlar,yazdıkca oluşan mürekkeb izlerindeki çizgi karmaşası ile yaşamda oluşan hayat karmaşasının anlamsızlığı.
Benim için hem soyut hemde somutsun sen.Bir an hiç yokmuş gibisin ve ben sanki yine bir benle konuşuyor ,anlatıyor gibiyim.Kimi zamanda kimsiniz diye sorma arzusu taşıyorum tanimadığımı hissettiğim karşımda duran sana.
Uzatsan ellerini yetişemezki bana karanlığı geçemezki.Bulamazdınki sen zihnimi düştüğü zifiri kuyuda.Ümitsizce yankılanıyor yine anlamsız cızırtılar bozuk plak misali,acı veren hisler yeniden bıçak gibi birdaha saplanma gayretiyle atiliyorlar aklımın saglam kalan noktalarına.Gücüm nekadar diye hesap etmeden bir savaş daha veriyorum ,cengaver gayretiyle üşüşen gölgelere.
Fener olsan biterdin sen biliyorum.Yolu bulamadan pili tükenip yari yolda bırakanlarından yinede yolu yarılamaya yardım ederdin.Işığın söndüğünde kaldığım yerde ben hıçkırarak ağlarken,sen birdaha aydınlatamayacaksan yollarda olmamalıydı,ışık veren fenerinde.Sen belki sende kalmalıydın.
Hiç kovalamaca oynadınmı...?
En sevdigim oyundu benım.Kaçma merakım belkide ondan kalmıştır kim bilir.Kovalanıp yakalanmadıkca bitmezdi oyun.Koşuşturma, yakalanmama çabası,kazanma arzusu,kaçmak ve kaçmak birde kovalanmak tabi.Şanssızsam ayagım takılır ve düserdım yoksa yorulana kadar sürerdi bu oyun.
Zihninde inzivaya cekildiğinde aklına alabilecegin üç şey hakkın olsaydı neleri seçerdin?.İste bunu merak ediyorum.Gideceğin yer ne ıssız bir ada nede uzak diyarlar kendi iç dünyanda herseyden arınırken ve herseyden uzakken düsünmeyi isteyeceğin şeyler nelerdi bilmek isterdim.
Çıkartalımmı cebimizdeki nefret bileyelerini ne dersin?.Dizelim itinayla en kötü düşüncelerle nefretleri yanyana ve sonra bir umut bileyisini tutup nisan alip vuralım dizili bilyelere.Dağilsin hepsi kaybolsunlar, birdaha bulunmamak üzere sacilsinlar olmazmı?.Vazgecemezmiyiz cebimizdekilerden yoksa.
Ne kadar ucmak istesekte kanadı kırık kuslar gibiydik.Hep birseyler engel hep kanadımız kolumuz yaralıydı.Oysa daha yıldızlara dokunacaktık ,güneşle dansedip bir ağacın dalına konacaktık.Rüzgar dalga dalga eserken üşümeyecektik hiç sıcak kalan yüreklerimiz sayesinde.Merhem bulamazmıydık yaralara yada ilaç olmazmıydık acılarımıza.
Bir ben artı bir sen eşittir senveben edermi?.Sana iki ben eklesek , bendende bir sen cıkarsak,sonucu bölsek duygulara ve sonrada kadere çarpsak ne olurdu.Bilinmeyen bir denklemmi ,çözümsüz bir problemmi.
Elimize bir silgi alsak ve yaptığımız acı veren herseyi silsek hiç olmamış gibi,itinayla silmeliyiz beyaz bir sayfa olana kadar.Al eline kağıdı kalemi işte yeniden çiziyoruz düşünceleri kopye çekmek yok ama.))
SehL |