[NAMAZ HİKAYE VE ÖYKÜLERİ]
YÖNETİMDE NAMAZI TERK EDENLERİN MAHRUM EDİLMESİ [Namaz Hikaye ve Öyküleri]
Kendisinde Rabbi için hayır bulunmayan kişide nefsi için, toplumu için, tüm insanlar için de hayır yoktur. Namaz toplumu, namazı terk edenleri yönetim merkezinden mahrum bırakır, önemli iş noktalarından da mahrum bırakır. Çünkü onlar hüküm vermesi için Rablerine değil, şehvetlerine başvururlar.
İşte bu gerçekten pratik yaşamımızda yararlanmamız gerekir. Buda şöyle olur: İnsanları Yaratıcılarını tanıma ve iman olguları açısından bir değerlendirmeye tabi tuttuktan sonra bu ölçüleri en başa koyarız, daha sonra bununla beraber onları bu görevlerine sevk eden bilgi ve uzmanlıklarının boyutunu araştırırız.
HİKAYE:
Hz. Ömer Rumlarla savaşacak ordu için bir komutan seçmeyi düşünüyordu ki o insanların değerini tespit etmede son derece ince görüşlü biriydi. O en büyük komutanları ve en basiretli valileri namazlarındaki hususlarından sosyal hayattaki yeteneklerinden hareketle tespit edip atamıştır. İşte namazları konusundaki titizlikleri bu kişilerin valilik ve komutanlık makamına gelmelerinin ölçüsü, sebebi olmuştur.
Hz. Ömer de ordu komutanını namaz hassasiyetine göre seçmişti:
Numan bin Mukrin meşhur Nihavend savaşında komutanlık yapmış biriydi. Fakat Hz. Ömer adını bilmiyordu. Hz. Ömer mescide girince huşu içinde namaz kılan birini gördü. Yüreği bu şahsı beğendi ve gönlü ona bir güven duydu. Bu şahıs ise kolları sarmal, boyu uzun ve pazıları güçlü biriydi.
Hz. Ömer bu kim diye sorunca "Numan bin Mukrin" cevabını aldı. Bunun üzerine "onu bana getirin" dedi.
Bu şahıs Hz. Ömer'in huzuruna varınca Hz. Ömer ona:
- "Seni önemli bir görev için tayin ettim" deyince o zeki şahıs:
- "Eğer beni zekât toplama işi için tayin ediyorsan ben bu iş için uygun değilim, ama beni cihat ve şahadet için tayin ediyorsan ben bu işe daha uygunum" dedi.
Bunun üzerine Hz. Ömer:
- "Bilakis seni şahadet için tayin ettim" dedi.
Sonra da onu ordunun başına getirdi. Numan'ın savaş konusunda yaptığı ilk iş düşman ile kıran kırana girmeden önce askerlerinden abdest alıp namaz kılmalarını istedi. Namazdan hemen sonra da şöyle diyerek ellerini açıp kaldırmalarını istedi: "Ey insanlar ben dua edeceğim sizde âmin deyin."
Onlara şöyle dedi:
- "Numan'ı Müslümanlara fetih yolunu açacak bir şahadetle rızıklandır."
Onlarda hep bir ağızdan "âmin" dediler. Sonra peş peşe hamlelerle düşmanla defalarca kıran kırana girdi. Ancak o zeki komutan bedelini ödemişti, kana boyanmış bir şekilde savaş meydanında yere yığıldı, can çekişir bir haldeyken Ma'kil bin Yesâr yanına varınca son nefesinde zaferin gerçekleşip gerçekleşmediğini sordu.
Ma'kil "evet" deyince bunun üzerine,
- "Bunu emirulmüminine haber verin." dedi de sonra ruhunu teslim etti.
NASİHAT:
Müslümanların idareci ve komutanların güçlü kimseler olması gerekir, bedenen güçlü olmalılar ki problemler onları kuşatınca gönüllerini korku sarmasın. Zihnen güçlü olmalılar ki aceleci bir düşünce ve ani bir görüş sebebiyle şehirlerini ve vatanlarını düşmanın avucuna koymasınlar. Ruhen güçlü olmalılar ki dünya onları aldatmasın ve onun fani yıkıntısına tamah etmesinler.
________________________ Kaynak: Muhammed Abdullah El-Hatıb, Hayatın en Değerli Dakikaları "Namaz", Beka Yay. Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|