[100 HADİS - 100 HİKAYE]
22. HADİS: KÖLENİN İTAATKÂR VE İBADETİNE DÜŞKÜN OLMASI [100 HADİS - 100 HİKÂYE]
22. NOLU HADİS: KÖLENİN İTAATKÂR VE İBADETİNE DÜŞKÜN OLMASI

Abdullah İbn Ömer'de (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Köle, efendisine karşı hayırhah olur, Rabbine karşı da ibadetlerini güzelce yaparsa, onun için iki defa sevap vardır." [22]
[22]: Sahihtir.
Buhârî, Itk 17; Müslim, Eymân, 43; Ebû Dâvûd, Edeb, 125; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 20, 102, 142.
HİKÂYE
Abdurrahman anlatır: Bana gece de hizmet etmesi şartıyla bir hizmetçi satın aldım. Gece oldu aradım, bulamadım. Baktım kapılar iyice kapatılmış. 'Ne zaman çıktı? Nereye gitti?' diye etrafa baktım, yok. Sabah olunca geldi, bir dirhem getirdi. Üzerinde 'Kul huva'llâhu ehad" yazılı idi.
"Bunu nereden buldun?" dedim. Bana:
"Gündüzün senin hizmetini göreyim. Ama gece hizmet bekleme. Mukabilinde her sabah sana bunun gibi bir akçe getireyim." dedi.
Ben de buna razı oldum. Gündüzün hizmetlerimi görür, gece giderdi. Sabah erkenden bir dirhem getirirdi. Birkaç gün sonra dostlarım geldiler ve:
"Yâ Abdurrahman! Bu hizmetçiyi sat gitsin. Çünkü o mezar açıcı imiş." dediler. Buna çok üzüldüm:
"Siz gidin. Ben bu gece gözeteyim." dedim.
Akşam oldu. İnsanlar yattı. Hizmetçim bağlı kapıya işaret etti, kapı açıldı. Ardından çıktım ve kendisini takip ettim. Otsuz bir yere geldi. Elbiselerini çıkardı. Eski bir giysi giydi. Sabaha kadar namaz kıldı. "İlâhî! Efendimin akçesini ver" dedi. Havadan bir akçe geldi, dizine düştü. Ben hayretler içinde kaldım. Bir pınar yanına vardım abdest aldım, namaz kıldım, tevbe ve istiğfâr ettim. Bu hizmetçiyi âzâd etmeye niyetlendim. Baktım ki, ıssız bir yerdeyim. Yanımda ne bir insan, ne de bir bina var. Başım döndü. Nerede olduğumu bilemez oldum. Bir atlı ansızın çıkageldi:
"Ey Abdurrahman! Burada ne yaparsın? Buradan memleketine ne kadar yol olduğunu bilir misin?" dedi. Ben de:
"Hayır." dedim.
"Bir rahvan at yürüyüşüyle iki yıllık yoldur. Buradan ayrılma. Hizmetçi bu gece gelip seni buradan alır." dedi.
Gece olunca elinde bir tas ve tasın içinde türlü türlü yiyeceklerle hizmetçim geldi. Bana:
"Ey Efendi! Bunları ye." dedi.
Ben onları yemekle meşgul olurken, o sabaha dek namaz kıldı. Sonra geldi elimi tuttu.
"Hadi gidelim." dedi.
İki adım atınca evime geldim.
"Ey Efendi! Beni âzâd etmeye mi niyetlendin." dedi. Ben de:
"Evet." dedim.
Eğildi yerden bir taş aldı ve elime koydu. Ben de kendisini âzâd ettim. Baktım ki o taş altın olmuş. Buna çok şaşırdım. Sonra ayrıldığıma üzüldüm. Sabah olunca insanlar geldiler:
"Ne yaptın? O bir mezar açıcı idi." dediler. Ben de:
"O mezar açıcı değilmiş." dedim. Şahit olduklarımı kendilerine anlattım. Hepsi ağlaştılar. Tevbe ettiler. Âmennâ ve saddeknâ dediler.
________________________ Kaynak: Erzurumlu Darir Mustafa Efendi, "100 Hadis 100 Hikaye", Doç. Dr. Selahattin Yıldırım, Dr. Necdet Yılmaz, Darülhadis, İstanbul/2007. Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|