[Aşk Hikayeleri]
KISKANÇLIK [Aşk Hikayeleri]
Kıskançlık kadınların demirbaşı gibidir. Yaratılıştan kolay incinebilir olan kadınlar için bir tür koza gibidir kıskançlık. Çoğu kez onun içine girip korunmaya çalışırlar. Kıskançlık kadın kalbinin etrafında bir hale gibi bekler durur. Kadının olduğu yerde mutlaka kıskançlık vardır; kıskançlığın olduğu yerde mutlaka kadınlar bulunur.
Garip ki, bu ikili arasında simetrik olmayan bir ilişki de vardır. Kıskançlık her defasında bir kadını -kıskanma eylemine özne ya da nesne olarak- çağrıştırır; yani kıskançlık önünde ya da ardında bir kadının bulunduğunu inkâr etmez. Ancak, kadınlar en çok çektikleri, en çok öznesi ya da nesnesi oldukları kıskançlığı hemen inkâra heveslidir.
İşte size, açık gerilimleriyle, gizli sancılarıyla tipik bir kıskançlık öyküsü:
Bir Ağustos akşamı eve döndüğümde eşime tatlı bir heyecanla şunları anlatmaya başladım.
"Bugün çok hoş bir İngiliz hanımla karşılaştım."
Eşim hafif şaşkınlıkla sordu.
"Gerçekten? Nerede karşılaştın?"
"Tramvayda karşılaştık. Bana Sultanahmet'e nasıl gidebileceğini sordu."
"Niçin bunu başkasına değil de sana sordu?"
"Yakama İngilizce biliyorum' yazan bir rozet takmıştım." Eşim olayla pek ilgilenmiyormuş gibi yaparak bir soru daha sordu.
"Onunla uzun mu konuştun?"
"Evet, epey uzun konuştuk. Lafa dalıp ineceğim durağı kaçırdım. Ben de onun indiği durakta indim. Sultanahmet'e kadar rehberlik ettim. Aslında uzaktan gösterebilirdim ama giriş kapısını bulamaz diye endişe ettim. O kapıdan girince ben de içeri girmeye karar verdim."
Eşimin yanakları hafifçe pembeleşti. Hafif iğneleyici bir soru sordu.
"Çıkışı da bulamaz diye mi korktun?"
"Onunla sohbet etmek çok hoşuma gitti. Kültürlü bir hanımdı. Bana İstanbul'un tarihi hakkında okuduklarını anlattı."
"Bilgilerini gösteriş yaparak sergileyenlerden hiç hazzetmem."
"Fakat o kesinlikle gösteriş yapmıyordu. Hem sonra anlatacak çok şeyi olduğu halde, dinlemesini de gayet iyi biliyordu."
Oturma odasındaydık. Aramızda küçük bir sehpa vardı. Eşim sehpanın üzerinde duran porselen kutuyu sinirli bir şekilde açıp kapamaya başladı. Sonra sitemkâr bir ses tonuyla konuştu.
"İdeal bir dost bulmuş gibisin!"
"Evet, iyi bir dosttu gerçekten. Hele de İstanbul'daki bazı gözlemlerini anlatırken gülmekten kırılacaktım. Çok zarif ve incelikli bir bakış açısı vardı."
Muhalefet etme ihtiyacı duyuyordu ki hemen karşılık verdi.
"Bana kalırsa, İstanbulluların bu gürültülü ve sıkışık şehirdeki yaşayışları gülmeyi değil acımayı hakediyor."
"Evet, haklısın. Fakat bu hanımın anlattıklarında bir eleştiri yoktu. Ayrıca, çok da duyarlı biriydi. Caminin kapısında el açan bir dilencinin avucuna yeşil bir 20 milyonluk bıraktı."
Eşim omuz silkti.
"Ne kadar verdiğini fark edememiş olmalı. Turistler, geldikleri ülkenin parasının ne kadar ettiği konusunda sıkça yanılırlar."
Her şeyi negatif biçimde algılamakta ısrarlıydı. Pek konuşma cesaretim kalmamıştı.
Bu defa kıskançlığın itişiyle sordu.
"Peki sonra ne yaptın?"
"Ah, evet, ona oteline kadar rehberlik ettim. Epey yorulmuştu. Merdivenleri çıkarken koluna girdim, sırtından destek verdim."
Porselenin tahta sehpa üzerindeki gürültüsüyle irkildim. Açıp kapadığı kutuyu şiddetle sehpaya çarpıp kırmıştı.
"O yaştaki birine böyle destek gerekiyordu gerçekten. Benim yaptığım son derece doğal bir hareketti."
"Kadın kaç yaşındaydı?"
"Bunu sana daha önce söylememiş miydim? Yaklaşık seksenlerindeydi."
"Ah evet, doğru ya! Bütün İngiliz kadınlar 20 yaşında olmak zorunda değil ya!"
Bir taraftan birkaç parçaya ayrılmış porselen kutuyu toplarken, dağılmış saçlarını topladı. Yüzü al al olmuştu. Derin bir nefes aldı. Tatlı bir mahcubiyetle konuştu.
"Ama, sevgilim, keşke bu akşam evimize davet etseydin. Ben kültürlü, nazik, duyarlı ve hoşsohbet hanımlardan pek hoşlanırım."
***
Kitabı hazırlayanın meraklısına notu: Bizim evde böyle bir diyalog yaşanmadı... Çünkü ne ben yaşlı bir İngiliz kadınla karşılaştım ne de yakamda "I know English" yazan bir rozetle dolaştım. Ama kıskançlık denen o ince ve keskin duygu, her an aramızda varlığını hissettirmeyen ama rengarenk kanatlarıyla meydan okuyan bir kelebek gibi uçuşur.
________________________ Kaynak: Senai Demirci, Aşka Adanmış Öyküler Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|