[Tanıdığım Ünsüzler]
DOKSANLIK DELİKANLI [Tanıdığım Ünsüzler]
DOKSANLIK DELİKANLI
Ahmet Cevdet Başak, tam 93 yılını dolu dolu yaşadı. Şimdilerde Makedonya sınırları içinde kalan Debreli Musa Kazım'ın oğludur. Musa Kazım, küçük yaşta Kavala medresesine okumak için gelir. Oradan İstanbul'a gelir ve Fatih medreselerine yerleşir.
Fatih medresesinden icazet aldıktan sonra aynı medreseye Müderris/öğretim üyesi olarak atanır. Yıllarca icazet verir. İstanbullu bir hanımefendi ile evlenir.
İşte Ahmet Cevdet Beyefendi öyle bir muhitte 1910 yılında doğar, kulağına ezan okunur ve Kur'an sesleri arasında büyür. Kur'an'dan, Mihraptan ve mescidden uzak kalmamak için imam olur. Bir rahatsızlığı sebebiyle müezzinliği ister ve Eyüp Sultan Camiine müezzin olarak atanır ve 1973 yılında emekli olur.
Hocanın emeklisi olmaz, rahmetlisi olur. Onun için bir ömür boyu Kur'an'a hizmet etmeye devam eder.
Ben onu tanıdığımda O, 75 yaşında idi. Bana sordu "Her gün ne kadar Kur'an okursun?" dedi. Ben de ona biraz böbürlenen bir havayla "Günde bir cüz okurum (yani günde yirmi sayfa okurum) dedim.
O: -Olmaz az dedi.
- Sen ne kadar okursun? dedim
- Günde iki yüz sayfa okurum ve her üç günde bir hatim ederim. Dedi.
Dostluğumuz tam 18 yıl sürdü. Haftada iki defa görüşürdük. Cağaloğlu'nda Cezeri Kasım Paşa Camiinin konferans salonunda Salı ve Perşembe akşamları yaptığım tefsir ve hadis derslerime ta Eyüp'ten kalkıp gelerek on yıl düzenli olarak devam etti. Haram lokma yedirmediği çocuklarından Metin Başak dostum, dış seyahatlerden Türkiye'ye de uğradığında babasını arabasıyla getirip götürürdü. Babasının hep hayır dûasını alırdı. Ben de bu hayır dûalarına gıpta ederdim.
Yaş seksen. Haftada iki gün Cağaloğlu'na tefsir dersi dinlemeye gelen ihtiyar genç, Perşembe günkü derslerde en arkaya otururdu. Saat 19.00-20.30 arası ders yaptığımızdan mevsimine göre bazen akşam ezanı okunduğunda dersin bitmesine yarım saat kalırdı. O, arka tarafta hem beni dinler hem de getirdiği azığıyla iftarını yapardı.
Günde iki yüz sayfa Kur'an okuyor, Pazartesi Perşembe günleri nafile oruç tutuyor, Eyüp'ten Cağaloğlu'na tefsir ve hadis derslerini dinlemeye geliyor.
10 Haziran 2003 tarihine kadar tam 93 yıl aralıksız olarak Kur'an'a hizmet ediyor ve son günün son saatine kadar şuuru bir anlığına kapanmıyor. Beyin kanaması olduktan sonra birkaç saat şuur kapalı kalıyor ve Hakkın huzuruna yürüyor.
Namazı, Eyüp Camii'nde kılınıyor ve Eyüp Mezarlığı'na defnediliyor.
Elli -altmış yaşlarında kendini ihtiyar sayanlar, "Artık bizden geçmiş, biz çok yorulduk" diyenlerin kulağına küpe olsun ki, O, 93 yaşında iken de günde iki yüz sayfa Kur'an okur ve üç günde bir hatim ederdi.
"Hocam bee! Şu imansızların, davalarına sahip çıkışlarına hayran oluyorum. Dinsizliklerine lanet ama çalışmalarını takdir ediyorum" diyenler, bana seksen yıl davasında devam eden bir tane imansız göstersinler.
Önce komünist, sonra sosyalist, daha sonra kapitalist, daha sonra muhafazakar, daha sonra Amerika'nın kiralık kalemi, sonra sağcı, daha sonra tekrar sosyal demokrat. Rüzgara göre yelken açan adamlar.
Abdürrahman Gürses, Gönenli Mehmet Efendi, Ahmet Cevdet gibi seksen-doksan sene aralıksız, geri adım atmadan, taviz vermeden Kur'an yolunda yürüyen insanlarımız oldukça bu dava devam eder.
Hiç ümitsizliğe gerek yok...
____________________ Kaynak: Mahmut Toptaş (Ayasofya eski imam hatibi, Şifa Tefsiri müellifi), Tanıdığım Ünsüzler, Cantaş Yay., 2003. Hazırlayan: Kerim Melleş,www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|