[Tanıdığım Ünsüzler]
DÖVİZ ARASI FEYİZ YİYENLER [Tanıdığım Ünsüzler]
Hem hoca hem hacı olan Ali Efendi, dürüst bir iş adamıdır. İşini iyi bildiğinden iyi kazanmaktadır.
Parası olan, iş yapamayan dostları ona geliyor, paralarını veriyor ve ticarete ortak oluyorlar.
Ali Efendi, kendisine güvenenlerin parasını altına çeviriyor, hem değerini koruyor, hem de kazandırıyor.
Kendisine güvenen dostları iş yerine geldiklerinde birlikte namaz kılacaklarında, namaz kıldırabilecek birkaç kişi olmasına rağmen "Ali Efendi'nin ardında namaz daha feyizli oluyor" diye Ali Efendi'yi öne geçirirler.
Zaman geliyor, devran dönüyor Ali Efendi'yi piyasanın kurtlarından biri dolandırıyor. Başta Ali Efendi olmak üzere ortakların hepsi iflas ediyor.
İflaszedeler bir araya geldiklerinde, namaz kılmak için kalktıklarında, Ali Efendi öne geçince ortaklardan biri omuzundan tutup geri çekiyor ve "Artık feyiz alamıyoruz" diyor. Döviz gidince feyiz de kayboluyor.
Bir dalda dokuz ceviz görmeyince taş atmayan adama çevre ödülü verilmez.
Kendilerinin masraflarını karşılayan adam ormanı tahrip ederken, gözleri başka yere çevirmek için çürümüş ağacın kütüğünün başında "Söktürmeyiz" diye gösteri yapanlar çevreci kabul edilmemelidir.
Dışı doğru, içi eğrilerden hayır gelmez. Mahalleye yeni yerleşen adamın yer altı dünyasının karanlık adamlarından biri olduğunu anlayan mahalle sakinleri, bir akşam hepsi bir evde birleşiyorlar ve yarın saat onda mafya babasının evinin önünde gösteri yapmayı ve mahalleden defolup gitmesini istemeyi kararlaştırıyorlar.
Sabah olunca saat dokuzda, mahallenin serserilerinden biri, elinde bir sopayla, mafya babasının evinin önüne varır ve babaya hakaret ederek bağırmaya başlayınca mahalle halkı hep birlikte akşam verdikleri karardan vazgeçerler ve o mahalle serserisini de gözü karalığından dolayı tebrik ederler.
Yıllar sonra anlaşılır ki, o serseri de babanın adamıdır.
Dışı kalaylı, içi alaylı adamdan uzak dur.
Medine'deki münafıklar, iman etmedikleri halde çıkarları için iman etmiş gibi görünen ve Müslümanları aldatmaya çalışanlar, Yahudilerin, Hıristiyanların desteği ile Medine'de bir fitne, fesat, ajanlık merkezi kurdular ve üzerine de "Mescid" tabelası astılar.
Tevbe suresinin 107, 108, 109, 110 uncu ayetlerinde bu mescidin zarar vermek için kurulduğunu, küfrü yaygınlaştırmak, mü'minler arasına tefrika sokmak, Allah'a ve Rasülüne harp açanlara üs olmak üzere yapıldığını ve orada katiyyen namaz kılmaması gerektiğini haber verir.
Ayet nazil olunca sevgili Peygamberimiz Malik b. Duhşum, Ma'n b. Adiy ile Asım b. Adiyyi göndererek fitne merkezini yıktırmış ve Medine'nin küllüğü yapmıştır.
Hile yuvası, Çıfıt tuzağı, fitne merkezi olan Dırar mescidinin imamı Mecma'b. Cariye samimi bir Müslüman'dı. Hz. Ömer onu Kufe'ye Kur'an öğretmek için görevlendirdi (Bak Ebu Hayyan, Tefsirul-Bahr-il-Muhit, Tevbe suresi Ayet 107 nin tefsiri)
İnkarcıların oyununa gelen saf Müslümanları saf dışı etmeyiniz.
Sana maval okuyarak, kuyunu kazıp, kül yutturmak isteyen dalaverecilere, kuzu postuna bürünerek, kündeye getirip, kapana kıstırıp, zoka yutturmak isteyen çakallara, başına çorap örmeye çalışan düzenbazlara karşı gülümse ve yapman gerekeni yap. Yaptığın Allah'ın kurallarına uygun olsun.
Efendimiz bizi uyarır; "Sakın kişinin namazı ve orucu sizi aldatmasın. Dileyen namaz kılsın, dileyen oruç tutsun. Emaneti olmayanın dini olmaz" (Musannef, Abdurrezzak bab-ül emanet 11/157 hadis 20192)
____________________ Kaynak: Mahmut Toptaş (Ayasofya eski imam hatibi, Şifa Tefsiri müellifi), Tanıdığım Ünsüzler, Cantaş Yay., 2003. Hazırlayan: Kerim Melleş,www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|