[Dini Hikayeler]
Şah-ı Nakşibend Hazretleri Buhara'da bir dostunun evinde müridleriyle oturmuş sohbet ediyordu. Bir ara müridlerinden Molla Necmeddin'e dönerek:
— Molla Necmeddin sana ne söylesem yapar, sözümü tutar mısın? Diye sordu. Molla Necmeddin:
— Elbette efendim, bunda şüphe mi var? Dedi. Hace Nakşibend Hazretleri tekrar sordu:
— Bir günah işlemeni söylesem, meselâ; hırsızlık yap, desem onu da yapar mısın?
Molla Necmeddin:
— Bunu mazur görünüz efendim, hırsızlık yapamam, dedi. Hace Hazretleri:
— Niçin hırsızlık yapamazsın, diye sorunca, o şu cevabı verdi:
— Efendim, hırsızlıkta evvela kul hakkı, sonra da Allah'ın emrine isyan vardır. Allah belki affeder ama, kul hakkının hesabını kıyamet günü mutlaka vermek vardır, bundan dolayı hırsızlık yapamam, dedi.
Hazreti Üstaz, bu sefer ona:
— Madem sözümüzü dinlemiyorsun, öyleyse meclisimizi terket, emrini verdi. Molla Mecmeddin bu sözün dehşetinden düşüp bayıldı, kendinden geçti. Orada bulunan müridler Şahı Nakşibend Hazretlerinden Molla Necmeddin'in affı için yalvardılar. O da müridlerinin şefaatini kabul edip Molla Necmeddin'i affetti. Daha sonra o evden çıkıp gidiyorlardı. Yolda giderlerken bir evin önüne geldiklerinde Hace Hazretleri Müridlerine bu evin duvarını delin, içerde bir çuvalın içinde kumaşlar var, o kumaşları alıp getirin, diye emir verdi. Müridler hemen duvarı delip emri yerine getirdiler. Bir müddet sonra evin öbür tarafında bir köpek sesi işitildi. Şah-ı Nakşibend Hazretleri, Molla Necmeddin'e fülan mürid ile gidin bakalım orada ne var? diye emir verdi. Gidip baktıklarında başka bir kapıdan hırsızların eve girip içerde ne varsa aldığını gördüler. Mevlânâ, gelip durumu Hace Hazretlerine aynen nakletti.
Şahı Nakşibend Hazretleri kumaş çuvalını alıp biraz evvel çıktığı dostunun evine geri geldi. Sabah olunca da, kumaşları ev sahibine gönderip şöyle söylemelerini emretti:
— Hace Hazretleri müridleriyle hanenizin yakınından geçerken duruma vakıf olup bu kadar malınızı ancak kurtarabilmişlerdir. Daha sonra mübarek yüzünü Mevlânâ Necmeddin'e çevirip:
— Mevlânâ! Eğer sen emrimize uyup da bu hizmeti yerine getirse idin, sana çok sırlar ayan olacak ve nice kuşûfattan istifade edecektin. Neyleyeyim ki, nasibin yokmuş, buyurdu.
Muhammed Bahaüddin-i Şahı Nakşibend Hazretlerinin bu açık kerametleri karşısında bütün müridlerin imanı bir kat daha ziyadeleşti.
Mevlânâ hata ettiğini anladı ve yaptığına çok pişman oldu ama iş işten geçmişti.
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|