İstanbul/Galata civarında, gayr-i müslimler otururdu. Yavuz, bazı yabancıların hem fuhuşla hem de yolsuzlukla uğraştıklarını bir gün öğrenir, o muhitte oturan Hristiyan kolonisinin toptan kellelerini almaya karar verir. Celalli günlerindne birinde, sadrazamını çağırıp:
- Bunların hepsinin kellesi gide!. Başı omuz üzerinden alına, diye emir verir.
Başı alınacak kişi sayısı 1500. Sadrazamın paçaları tutuşmuş ve hemen Zembilli Ali Efendi'ye koşmuş:
- Siz şeriat makamındasınız, biliyoruz hünkarımız sizi de çok sayar, böyle bir emir vermiştir. Bunun uygulanması bizce mümkün değildir. Fetvanızı bekliyoruz, der ve Zembilli'nin yanından ayrılır:
Dönemin kudretli şeyhülislamı Zembelli Ali Efendi; "Dinde zorlama yoktur. Gayrımüslimlerin canları, malları, ziynetleri, aileleri padişahın namusuna zimmetlenmiştir." düşüncesiyle Yavuz'un huzuuruna çıkar ve:
- Padişahım, bir emir vermişsiniz, bu emrin uygulanması mümkün değil, der ve fermanın geri çekilmesini ister.
Padişah şaşırır, kendi buyruğu vardır. Ve buyruğuna karışılmasından memnun olmamıştır.
- Hayrola Şeyhülislam Efendi, Devlet-i Ali Osmani'de ne zamandan beridir din ve devlet işleri birbirine karışmaktadır, diye cevap verir.
Kaynak: Mim Kemal Öke, "Tarihte türkler ve Dürüstlük", Aydınlar Geçidi, s.22-23
Kaynak:Padişahlardan Hazır Cevaplar,Ali Karaçam Meriç Yayınları, Şubat-2007, İstanbul Hazırlayan:www.hikayearsivi.net | KuTuL KuLuB |