[Doğruların Öyküsü]
Ebu İshak, Sabi, hicri dördüncü yüzyılın, tanınmış yazar ve fuzelasındandı. bir müddet, Abbasi halifesinin sarayında bir müddet de İzzüddevle Bahtiyar (Büveyh oğullarından) ‘ın sarayında defterdar olarak kaldı. Ebu İshak sabilik mezhebindeydi. Aslında Allah’ın bir olduğuna inanıyordu. Fakat peygamberliğe itikadı yoktu. İzzüddevle’i bahtiyar, Ebu İshak’ı, islamiyeti seçmesi ve razı etmesi için çok çalıştıysa da muvaffak olmadı. Ebu İshak Ramazan ayında müslümanlara hürmeten oruç tutuyordu ve Kur’an-ı Kerimden çok yeri ezberlemişti. Mektup ve yazılarında Kur’an’dan birçok iktibaslar yapıyordu.
Ebu İshak faziletli bir adam, kültürlü bir yazar ve şairdi. Fazilet ve kültürüyle bir dahi olan,Seyyid Razı ona mersiye olarak büyük bir kaside yazdı ki, şiirdeki, üç mazmun şöyledir.
“Gördünmü acaba hangi kimseyi, tahta tabutta götürdüler? Gördünmü acaba, mahfilin mumu nasıl söndü.”
“O dağ çöktü, Eğer bu dağ denize dökülmüş olsaydı, denizi çoştururdu ve yüzeyini köptürdü.”
“Toprak seni kucaklamadan önce, toprağın büyük dağları örtebileceğine inanmıyordum.”
Sonraları dar görüşlü kimselerden bazıları melanet, sitem ve serzenişle dediler, acaba senin gibi peygamber soyundan olan bir kimseye, şeriat ve dinleri inkar eden, sabı mezhebinden olan bir adama mersiye söylemesi ve onun ölümünden üzülmesi, yakışır mı?
Seyyid “ben onun, ilim ve faziletine mersiye söyledim” dedi.[1]
[1] - Vefayat’ul A’yan, İbn-i Hallikan, c. 1, s. 26, Al-Kuna va’l-alkab, muhaddis-i Kumi, c. 2, s. 365. Zeyl-i unvan-ı al-sa’bı
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|