[Diyanetten Hikayeler]
Top’u sizler tanımazsınız çocuklar!.. Bana hepiniz birden “Nasıl olur da topu tanımayız, topla oynamamış olan çocuk hiç olur mu?!.. Lâstik topla olmasa bile içi bez ya da samanla doldurulmuş toplarla oynayanlarımız olmuştur’’ diyeceksiniz. Oynanan topun ne olduğunu hepiniz de çok iyi bilirsiniz de, bizim mahalledeki “Top’’ adlı cins köpeği tanımazsınız... Onu ancak bizim mahalledeki çocuklar tanır. Bizim Top, cins bir köpek olmakla beraber, akıllı, sevimli ve iyilik sever bir köpektir de!. Gerçi bütün evcil köpeklerin, sadâkat ve fedakârlık simgeleri ise de, bizim Top’un bu özelliği Ona pek çok ödül kazandıracak değerdedir. Ayrıca, sevimliliği, mahallede büyük küçük herkesin ilgisini çekmiştir.
Top adı Ona boştan yere takılmamıştır. O âdeta bir top gibi yusyuvarlaktır. İnsanın içinden, Onu elden ele atıp oynayası gelir..Tüyleri kabarık, pamuk kadar yumuşaktır; sevilip okşandıktan sonra bir biblo gibi büfenin üzerine koymak geçer insanın aklından!.. Mahallede bu yumurcağı sevmeyen yoktur diyebilirim!.. Hele çocuklar Ona bayılırlar; o da bu yüzden onların kucağından aşağı inmez..
İşte Top, bir akşam üstü sevinç içerisinde gezintiden evlerine dönerken, bir sokağın başında, cılız ve hasta görünümlü bir sokak köpeğinin yatmakta olduğunu gördü. Top’un yufka yüreği, onun zavallı görünümüne acıyıvermişti. Yorgun ve argın bir çift göz, onu üzgün bir bakışla süzmekteydi. Zavallının değil kımıldamağa, bir çift söz bile etmeğe gücü yoktu. Bir deri kemik kalmış, hâlinden günlerden beri aç bulunduğunu anlamak zor değildi. Top, onun bu görünümü karşısında duygulanmıştı, yumuşak ve sevgi dolu bir ifâdeyle ona seslendi:
– Arkadaşım, nedir bu senin hâlin?!. Görüyorum ki hasta, yorgun ve üzgünsün.. Senin barınacak bir evin, yuvan, sana yiyecek veren kimin kimsen yok mudur?!.
Sıska köpek, yattığı yerden doğrulmağa çalışırken, güçlükle konuştu:
– Ne âilem ne de yuvam var!.. Sokakta bile bana rahat yüzü yok, başı boş gezen ve her yerden “defol!.” denilip kovulan zavallı bir köpeğim!.. Çocuklar çok kez sokakta beni taşa tutarlar, bir Iokma yiyecek bulmak için sokulduğum her yerden beni tekme atarak kovarlar... Ah ne olurdu! Benim de başımı sokacak bir yuvam, kulübem, bir Iokma olsun kuru ekmek verenim olsaydı!.. Ne yazık ki tok olan insanlar, aç ve yoksul olanların hâlinden anlamıyorlar!..
Sokak köpeğinin bu sözleri Top’a çok dokunmuş, ince ve duygulu yüreği burkuluvermişti. Bir şeyler yapmalıydı bu zavallıya... Tam bu sırada sokağın karşı yönünde yanında bir kız çocuğu bulunan bir kadın belirmişti.
Birden Top’un kafasında bir düşünce şimşeği çakmış ve o anda da bir karar vermişti. Vakit geçirmeden sıska köpeğe dönerek şöyle dedi:
– Dinle beni kardeşim!.. Senin için ömrümde yapmadığım bir şey yapacağım; bu davranışım belki senin kurtuluş çaren olacaktır. Kulağını şimdi iyi aç!.. Şu karşıdan gelmekte olan kadınla çocuğunu görüyorsun. Biraz olsun kendini toparlamağa çalış, pek sersem görünmektesin.. Onlar yanımıza yaklaşınca birden ben çocuğun üzerine saldıracak ve birkaç yerinden dişleyeceğim... O anda da sen, bana saldırır gibi yapacaksın; seninle yalancıktan bir süre boğuşacağız. Bu döğüş sonunda ben, yenilmiş gibi yapacak ve kaçacağım..Bundan sonrası senin becerine kalıyor, kendini onlara sevdirmeğe bak!..
Kadın ve çocuğu, bu sırada onlara iyice yaklaşmıştı. Top,birden yerinden fırlayarak hışımla çocuğun üzerine saldırdı. Top’u tanıyan çocuk onun bu davranışı karşısında şaşırmış ve sırt üstü yere yuvarlanmıştı. Top, onu ısırır gibi yapıyor kolunu ve eteğini çekiştirip duruyordu. İşte o anda cılız köpek, Top’un öğütlediği biçimde, Top’un üzerine atılmış, iki köpek hışımla birbirlerine saldırmışlardı. Sokak, bir an içinde savaş alanına dönüvermişti. Feryad etmekte olan kız çocuğu ağlamayı bırakmış, şimdi annesiyle birlikte,köpeklerin amansız savaşını seyrediyorlardı. Hattâ bir ara, kız çocuğu Top’a “hoşt,hoşt” diyerek taş bile attı.
İki köpeğin arasında geçen savaş, sokak köpeğinin zaferiyle sonuçlanmıştı. Top, kuyruğunu bacakları arasına almış olduğu halde ardına bakmadan kaçıyordu. Sıska köpek savaşı kazanmış; yalandan da olsa kahraman kesilmişti. Kadın ve çocuğun yanına doğru yaklaşırken, yaltaklanarak onlara kuyruk salladı. Küçük kız çocuğu da, bu anda sıska köpeğe bir gülücük yollamadan edemedi. Sıska köpek, kadının gözünde de değer kazanmış, şirinleşmiş ve kurtarıcı oluvermişti. Sıska köpeğe yaklaşarak başını okşadı, köpekse kuyruğunu sallayıp, yeniden yaltaklandı. Çocuk, sıska köpeği evlerine götürmek istiyordu. Sokak köpeğinin yakınlığı kızın annesinin de hoşuna gitmişti, gülümseyerek kızına baktıktan sonra:
– Olur evlâdım, onu yanımıza alalım. Diye konuştu.
Çocuk göz yaşını çoktan kurutmuştu, artık Top’un ısırdığı bacağı da acımıyordu. Annesinin eline yapışıp yollarına devâm ederlerken, sıska köpeğe dönerek:
– Hadi sen de bizimle geliyorsun, diyerek gülümsedi.
Zavallı sıska köpeğin, konuşulanı anlamasına gerek yoktu. İç güdüsünün verdiği duygu, çocuğun davranışından ne demek istediğini çoktan anlamıştı. O da anne ve kızının ardından ağır adımlarla gölge gibi sürüklenerek yürüdü, karnı aç ve dermansızdı; fakat bu kez geleceğinden umutluydu.
Top ise, gizlendiği köşede onların peş peşe gidişlerini acı bir tebessümle izliyordu. Bir yandan da üzgündü; istemeyerek de olsa bir kötülük yapmış, pekçok sevdiği çocuklardan birisini azgın bir köpek gibi kapmıştı. Öte yandan da içten içe bir sevinç yüreğini sarıyordu. Onun bu saldırısı, düşkün bir köpeği yoksulluktan kurtarmıştı. Artık o cılız hayvanın da rahat bir yaşam sürecek yuvası olacak ve orada o da kendisi gibi mutlu yaşayacaktı.
-------------
İşte çocuklar!.. Top’un yaptığı gibi, düşkünlere yardım eli uzatmak büyüklüktür; mutluluk kaynağıdır. Bu duygudan yoksun olmak ise, eksiklik küçüklüktür. Bir de şunu unutmayınız ki, kazanılan her nimet, bir emek karşılığıdır. Hizmet görmeden, sıkıntılar, zorluklar çekilmeden ne devlet ne de nîmete erişilemez!... Fakat bir de şunu aklınızdan çıkarmayınız, dâima çalışmak ve emeğinizin karşılığında helâl Iokma yemek amacınız olmalıdır. Gücünüz varken el açmak, başkalarından yardım ummak bayağılık ve alçalıştır. Dünyaya insan kılığında gelmiş olmak yeterli değildir, Gücünüz varken âileniz ve toplum için çalışmak ve yararlı işler görmek amacınız olmalıdır. Yoksa insanım diye yaşamak neye yarar!...
Kaynak: Kunduzlar Ve Yaşlı Oduncu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|