[Diyanetten Hikayeler]
Dolap beygiri gibi ömrün geçirdin;
Kimseler acımadı senin haline...
Gelen geçen yolcuya suyun içirdin;
Omuz veren olur mu dersin sâline?!.
***
Düşündün mü acaba şu beygir neydi?..
Bir çiftlik tavlasında belki gözdeydi;
Nice el yelesini okşayıp sevdi;
Neydi, ne oldu şimdi bakın hâline!..
***
Favori idi belki o her yarışta;
Olurdu kazananlar içinde başta;
Anlam sezemese de kopan alkışta;
Fındık, üzüm konurdu hep yemliğine!...
***
Götürdüler onu da birgün Pazara;
Bakmadılar sattılar zarara kâra;
Geçirdiler hamutu boyna bu sıra;
Kamçının meşin ucu indi beline!..
***
Yokuş, iniş denmedi araba çekti;
Çifte koştular onu, düvende tekti;
Yük vurdular sırtına ah!... ölecekti;
Düşmüştü zâlim, hoyrat adam eline!..
***
Kalmıştı sonunda o bir deri kemik;
Çeker olmuştu hasret günlerce yemlik;
Hamutun vurduğu boyn, sırt yanır, delik;
Acı veriyordu gem dişi diline!..
***
Bostan kuyusu oldu en son durağı;
Çevreyi göstermiyor gözünün bağı;
Dönmek nasibi imiş ömrün son çağı;
Kapılıvermek varmış kader yeline!..
***
Zekâi der hayatın ömrü kısadır;
Yaratan buyruğu bu düzen, yasadır;
Hayatın akışıysa çok kez tasadır;
Bu böyle anlaşıla böyle biline!..
Kaynak: Açıkhava Mızıkacıları, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|