[Diyanetten Hikayeler]
Sevgili Çocuklar!..
Deniz denilince aklıma, masmavi, engin, uçsuz bucaksız sular gelir. Onu her düşünüşümde, içimde bir eziklik duyar; hasretlik duygusuyla hüzünleniveririm. Bu engin sularda, sefere çıkan yakınlarının ardında çırpınan yüreklerin, o andaki duygularını yaşıyorcasına, gittikçe uzaklaşan silüetlerin, salladığı mendillerin ıslaklığını yüzümde hisseder; dostlukları ve beklentileri beraberinde sürükleyen teknelerin, gittikçe küçülüp kayboluşlarını muhayyile ekranımda izler gibi olurum. Bununla birlikte, muhabbet sahillerine erişmek istercesine çırpınan dalgaların birbirlerine saldırışına, kıyılarda devriye nöbeti tutan martıların kızarcasına çığlıklar koparmasını duyar gibi olurum.
Bu göçebe kuşlar, her mevsim, başka başka deniz kıyılarının özlemini çeke çeke yaşayışlarını sürdürürler. Denizlerin yaygaracı kuşları martılar, kuzeyde İskandinavya'dan, güneyde Akdeniz'e, doğuda Japon Denizi ve Hind okyanusuna kadar göçerek, her mevsim, başka başka ülkeleri dolaşır dururlar. Bu yüzden bu kuşların bir tek ülkeyi yurt edindikleri görülmemiştir.
Martıların, elliye yakın türü vardır. Bunlardan, ülkemiz karasularında yaşayanı, on iki tür kadardır. Bu çeşit göçmen kuşların en ilginci, Akdeniz bölgesinde yaşayan ''Güler martı''lardır. Bu tür martı'nın gülüyormuş duygusunu veren çığlığı, insan sesine benzediğinden bu adla tanınmıştır.
Martıların uçuşu pek hızlı değilse de, sürekli uçarlar ve yorulmak nedir bilmezler. Çok kez, sürüler hâlinde uçan bu kuşlar, yedikleri besinler yönünden obur insanlara benzer. Bitki olsun, hayvan olsun, hiçbir ayrım yapmadan, denizde ne görürlerse saldırırlar ve kursaklarına sürekli birşeyler doldurmaya çalışırlar.
Martıların cüsseleri, türlerine göre irili ufaklı olur; otuz santimetreden, yetmiş santimetre arasında değişen boyları vardır. "Cüce martı'' denileni en ufağı, ''Karabaşlı martı'' olarak adlandırılanları da en uzun boylu olanlarıdır. ''Gümüşsel martı'' bu tür kuşların en yaygın bir türüdür. ''Üç parmaklı martılar'', yazın Avrupa, Asya ve Afrika kıt'alarının kuzeyinde; kışın ise, bu kıt'aların güney denizlerinde yaşarlar. Böylece, martıların ömrü, bölgeler arası göç yollarında geçer.
Pek çok insanın yaşayışı da bu göçmen kuşlar gibi değil midir. Onlar da martılar gibi dört mevsim arasında göçederek ömürlerinin tüketmiyorlar mı?!. Hele, yurt yuva sâhibi olamayan berdüş insanların durumları, göçmen martılar gibi geçmez mi?!. Böyleleri, toplum tarafından itelenmiş durumda değiller mi?!. Ne yaşam savaşı vermişler; ne de alınteri dökerek insanca yaşamayı denemişlerdir. Bunlar, kendilerine bitkisel yaşıyor gözüyle bakanlara, kızarlarsa da, onlar bundan da yoksundurlar. Çünkü bitkiler birer yararlı besin kaynaklarıdır. Oysa başıboş gezen insanlar, sorumsuz biçimde hayat sürmeleriyle, toplumun başına dert ve felâkettir.
***
Sevgili çocuklar!..
Size martıları anlatmaya çalışırken, sözü yine insanlara getirdim. Amacım, her hikâyemin sonunda, insanların yararına bir sonuç çıkarmaktır. İnsanca yaşamak istediğinizden hiç kuşkum yok. Alınteri dökerek emeğiniz karşılığında geçiminizi sağlamayı isteyeceğinizi de biliyorum. Ne denizlerde başıboş gezen martılar, ne de Ieşler üzerinde konan kargalar da değilsiniz. Sevgili çocuklar siz yüce hak tarafından akıl cevheriyle onurlandırılarak yaratılmış insanlarsınız. Bu yüzden, dünyaya geliş amacınız doğrultusunda benliğinize sâhip çıkarak, nefislerinize kul olarak değil, yalnız ve yalnız yüce yaratan'a kul olmanın bilinci içerisinde çalışacak ve mutlu geleceğinizi kazanacaksınız. Yoksa bu sağlıklı yoldan sapanlara, denizlerin çığırtan kuşları martılar bile acımayacak, kahkaha ile güleceklerdir.
Kaynak: Açıkhava Mızıkacıları, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|