Sevgili Çocuklar!..
Bu kez size iki dev yaratıktan, suaygırı ile timsah'dan söz etmek istiyorum:
Su aygırı, Afrika'da akarsu boylarında yaşayan, çenesi çok güçlü, iri bir canlıdır. Kafatası gövdesine göre oldukça ufak sayılır. Derisi, çıplak ve çok kalındır. Memeli, çifte parmaklı, otcul bir canlıdır. Ağzında sivri, uzun ve güçlü dişleri vardır. Karadan çok, sularda yaşar ve çok iyi yüzer.
Suaygırları genellikle, saldırgan canlılar değildirler. Ne var ki bâzı durumlarda tehlikelidirler; öyleki, korkunç timsahlar bile onlarla başaçıkamazlar; Gövdesini suaygırının güçlü çene ve dişlerine kaptıran bir timsahın durumu bitik demektir: Düşmanını ağzıyla yakalayan suaygırı, onu hızar makinası gibi biçiverir.
Su aygırları, çok kez sürü hâlinde gezerler. Birer yağ tulumunu andıran gövdeleriyle, sularda çok rahat biçimde yüzerler. Bu canlıların başka ilginç yanlarından birisi, suyun altında uzun süre kalabilmeleri, birde sık sık ağızlarını açarak esnemeleridir. Bu esneyiş anında, küçük kuşların, suaygırlarının ağızlarına girerek, dişleri arasında kalan bitki artıklarını aramaları, seyredilmeye değer görüntülerdendir. Suaygırları, onları ne ürkütür ne de korkuturlar; minik kuşlar da Dev arkadaşlarının yiyeceklerine ortak olarak yaşayışlarını sürdürürler.
Sevgili Çocuklar!.. Size, biraz da timsah denilen sürüngenden söz etmek istiyorum: Dev bir kertenkele'ye benzeyen bu sürüngen, iri canlıların en korkuncu ve tehlikelilerindendir. Timsah yavruları, yedisekiz haftalık bir kuluçka devresinden sonra yumurtadan çıkarlar. Çok kısa bir süre içinde büyüyüp gelişen yavrular, önceleri, küçük kuş, balıklarla beslenirler. Yetişkin timsahların boyları dört-beş metreyi aşar; uzun ömürlüdürler; seksen yıl kadar yaşarlar.
Timsahların gövdesi çok sert bir deri katmanıyla kaplanmıştır. Bu kertenkele azmanı, kısa fakat çok güçlü ayaklarıyla yürür; Tropikal bölgelerin ırmak ve bataklıklarında yüzer ve dolaşırlar.
Timsah, suya dalınca, kulak ve burun delikleri, gözkapağı perdeleri iyice kapanır; diliyse soluk borusunu bir kapak gibi örter; Böylece akciğerlerine su kaçmaz.
Timsahların, sâdece üst çeneleri açılır ve kapanır. Avını yakaladığı zaman, üst çenesini kapan gibi sıkar; sivri ve keskin dişleriyle parçalar ve avını yutar. Midesi çok sağlam olduğundan, kolayca sindirim yapar. Kuyruğunun kaslarıysa, sırım gibi güçlüdür; bir vuruşta avını sersemletir, hatta öldürebilir.
***
Afrika Kıt'asının tropikal ormanları arasında sık sık dizilmiş ırmak ve göller vardır. Bu sular ve çevreleri, bu bölgelerde yaşayan insan ve öteki canlılar için yaşam ve geçim kaynakları olmuştur. Pek çok irili ufaklı yaratık, buralara ev sahipliği yapmaktadırlar. İşte buraların yerleşik canlıları arasında timsahlar, buraların en acımasız konuklarıdırlar. Ne var ki, bunların da en amansız düşmanları vardır. Bunların başında insan gelir. Timsahlar, insanları hiçmi hiç sevmezler. Bu yüzden de fırsat buldular mı insanlara saldırırlar. Her yıl, bu ırmak ve göllerde pek çok insan timsahlara yem olmaktadırlar.
Su aygırlarıysa, zorda kalmadıkça, insanlara saldırmazlar. Ancak, kendisine ya da yavrularına ve içinde bulunduğu su aygırı sürüsüne bir saldırı olursa, ölesiye karşı koyar, savaşırlar.
Tropikal suların iki azman yaratığı, timsah ve suaygırları, birbirleriyle hiç geçinemezler; saldırıyı başlatanlarda her zaman timsahlar olur.
Belki inanmayacaksınız ama, birbirlerine karşı amansız düşman olan bu iri canlıların, ortak dostları vardır. Bunların, tepelerine konup ağızlarına giren küçük kuşlardır.
***
Sevgili çocuklar!.. Şimdi de izninizle size, bu iri düşman kardeşlerden ikisinin, bir timsahla, suaygırı'nın amansız savaşlarını anlatmaya çalışacağım:
İri bir suaygırı, ırmağın ortalarında keyifle yüzüyor; yanında da yavrusu küçük suaygırı ona eşlik ediyordu. Görünüşleri, birer dubayı andırıyordu. Hele yavru suaygırının yüzüşü görülmeye değerdi: Zaman zaman anasının sırtına çıkıyor; sonra da dalışlar yapıyor; adeta anasıyla oyun oynuyordu.
Birara, suyun yüzünde uyuklar gibi hareketsiz duran ana suaygırı'nın telaşla sıçradığı görüldü. Neydi bu koca canlının ansızın çırpınışı?.. Birden bir tehlike sezmişti de böyle hareketlenivermişti...
İşte tam bu sırada onun çırpınışına cevap verircesine biraz ileride su yüzünün dalgalandığı ve bir timsahın suları yararak ilerleyen iri gövdesi belirivermişti; üst çenesini yukarıya doğru kaldırmış durumda, hızla küçük suaygırına yönelmiş, adeta kayarcasına ilerliyordu.
İşte anaç su aygırı, yavrusuna yönelik bu saldırıyı zamanında sezinlemiş; Ağır gövdesinden beklenmeyen hızlı bir atılımla, saldırgan timsahla yavrusunun arasına girivermişti.
Biranda, iki dev yaratığın birbirlerine saldırısıyla ırmağın suları dalgalanıvermiş; ortalık savaş alanına dönüvermişti: Timsah, korkunç silahı kuyruğunu kaldırmış; durmadan dalgalanan ırmak sularını sert vuruşlarıyla kamçılıyor; Bunun yanısıra, bir fırın kapağı görünüşündeki üst çenesini yukarıya kaldırmış; anaç suaygırını ısırmaya çalışıyordu. Suaygırı'ysa hantal görünümlü gövdesinden beklenmeyen bir çabuklukla karşılık veriyor; koca ağzını açmış, soluk soluğa, timsaha karşı hamleler yapıyordu. Biraz ötedeyse, sularda sürüler halinde gezinen timsahlar topluluğu, az sonra bitecek savaşta yenilecek olandan ganimet paylarını alabilmek için sabırsızlanarak bekleşiyorlardı.
Oysa timsah'ın öyle pek acelesi yoktu. Suaygırı'nın kolayca kendisine yem olmayacağı bilincinde olmalı ki, temkinli davranışlarla, şimdilik güçlü kuyruğuyla darbeler vurmakla yetiniyor; Hantal görünüşlü su aygırının yorulmasını bekliyordu.
Su aygırı da en az timsah kadar dikkatliydi. Sürekli olarak timsahın çevresinde dolanıyor; onu bir yanından tutup ısırmaya çalışıyordu. Ne var ki, suaygırı'nın zaman yitirmesi işine gelmezdi; yorulmadan timsahı bir yerinden yakalayıp işini bitirmeliydi; zaman uzarda, üstünlüğü timsaha kaptırırsa, hem kendisi hemde yavrusu timsahlara yem olacaktı.
Birara, anaç suaygırı, beklediği fırsatı yakalamış; Timsahın kuyruk vuruşunu suya dalarak savuşturduktan sonra, suyun altından timsah'ın kuyruğunu yakalamış; dev ağzını kapatarak hızla silkelemiş timsah'ın gövdesini iki parçaya bölmüştü. Böylece zorlu savaşı suaygırı kazanmıştı. Ortalık birden karışıvermiş; pusuda bekleyen timsah'ın hemcinslerinin saldırısına uğrayan yenik timsah'tan, kısa süre içinde, bir parça bile kalmamıştı.
Biraz sonra, ırmağın kaynaşan suları durulmuş, anaç suaygırı, sanki bir şey olmamışcasına yavrusunun yanına dönmüş, ırmaktaki günlük yaşantılarını sürdürmeye başlamışlardı.
Kaynak: Açıkhava Mızıkacıları, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net