[Diyanetten Hikayeler]
Giyimci dükkanının kasasında bir araya geldiğimiz arkadaşlardan biri benimle aynı yaşta olduğu halde vaktinden önce ihtiyarlamış ve yıpranmıştı. Çok kederli ve üzgün bir hali vardı. Ne derdi olduğunu sordum ve kendisiyle paylaşmaya hazır olduğumu ekledim.
– Ne sen sor, ne ben söyleyim, derken gözleri dolu doluydu. Derinden bir “ah” çektikten sonra başından geçenleri anlatmaya başladı:
– Beni bir dilenciye sadaka olarak vermişlerdi. Herif meğer düpedüz kumarbaz ve ayyaşmış. O gün oynadığı kumarda beni kaybetti ve arkadaşına kaptırdı. Kazanma hırsıyla giriştiği her yeni oyunda daha büyük kayıplara uğruyordu. Oyun bittikten sonra yeni sahibim kumarda kazandığı paralarla içmeye gitti. Atalarımız ne demişler: “Haydan gelen huya, selden gelen suya gider” o da beni alınteriyle değil bir şans oyuyla elde etmişti. O gece meyhanede titreyen elleri ve kan çanağına dönmüş gözleriyle içtikçe içti. Tepesine dikilen meyhaneci:
– Her gece aynı numara, artık senden bıktım. Bundan sonra sana veresiye yok, paran kadar iç.
Ayyaş yerinden kalktı ama sendeliyordu. Söyleniyor ama ne dediği anlaşılmıyordu. Ağzı köpürürken dizüstü düştü. Meyhaneciye yalvardı:
– Elimdeki avcumdaki bütün para bu, bu akşamlık benden bu kadarını kabul et. Üst tarafını ilk fırsatta öderim. Meyhaneci hiddetle söylendi:
– Peki ama bu son olsun, sana acımasam çoktan kapı önüne koyardım.
Ayyaş koynundan kirli elleriyle çıkarıp avcunda buruşturduğu paraları meyhaneciye verdi. Tehammül edilmez bir içki kokusu midemi bulandırmıştı.
Ertesi gece bir başka meyhane müşterisinin eline düşmüştüm. Adam oradan yarı ayık bir halde çıkıp bir sabahçı kahvesine girdi. Geceyi orada geçirenlerin önüne çay diye bulanık bir su getiriyorlardı. Bu ‘’çay servisi”ni on dakikada bir tekrarlıyorlardı. Burada önce çaycıya, ondan da müşterinin birine geçmiştim. Yeni sahibim buraya sabaha karşı gelmiş, sabah erkenden de pazara gitmişti. Az sonra bir pazarcı esnafının önlük cebindeydim. Aldığı parayı çorabının, ya da pabucunun içine koyanlar da vardı. Bumburuşuk bir hale gelmiştim. Beni alan pazar müşterisi bir genç, düzeltir gibi yaparak üzerime bazı notlar karaladı. Sonra da bir paket sigara alarak büfeciye verdi.
İşte görüyorsun halimi. Allah’ın yasakladığı ne kadar nesne varsa beni onlar için kullanıp bu hale getirdiler. Perişan ettiler.
Kaynak: Minik Yürekler - Yücel İPEK, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|