[Diyanetten Hikayeler]
Düşündüğüm gibi oldu. Ertesi günü, kasa görevlisi beni alış-verişini bitirmiş olan bir müşteriye para üstü olarak verdi. Beni alan sebze-meyve üreticisi olan bir köylüydü. O akşam köyüne dönüp ailesiyle akşam çorbasını kaşıklarken ertesi sabahın işini konuşuyorlardı. Sofrada, yeğen olduğunu anladığım bir genç:
– Sen hiç merak etme Halim Dayı ben emaneti yerine ulaştırır, bedelini de bir tamam alıp sana teslim ederim, diyordu.
Ertesi sabah adının Recep olduğunu öğrendiğim o genç ve ücretle tutulan yardımcıları tarladan sebze ve meyve sandıklarını kamyona yükleyip şoför mahalline geçti, oturdu. İstanbul, Eminönü sebze haline gidildiğini konuşmalardan anladım. Uzunca sürecek bir yolculuk başlamıştı. Yolda hava kararmış, akşam olmuştu. Dinlenme tesislerinden birinde yemek molası verdiler. Beni de yemekten sonra lokanta kasiyerine hesap olarak ödediler.
Kamyon hareket ettikten bir süre sonra İstanbul-İzmir yönüne gitmekte olan bir yolcu otobüsü dinlenme tesisinde mola verdi. Çift katlı olan bu otobüsün yolcuları birer birer inerek karınlarını doyurmak üzere lokantaya girdiler. O sırada otobüsün yirmi dakika sonra hareket edeceği anons edilmişti. Yolcular hayli acıkmış olmalılar ki büyük bir iştahla yemeklerini yiyorlardı. Sekiz, on yaşlarında iki çocuklu, dört nüfuslu bir ailenin reisi garsonun getirdiği hesabı ödemek üzere kasadara beş milyonluk uzattı ve paranın üstü olarak beni alıp cüzdanına yerleştirdi. Şu andan itibaren, İzmir yolcusu olan bu ailenin konuğu oluyordum. Sabaha karşı İzmir’e inen aile evlerine gitmek üzere bir taksi tuttular. Yolda konuşuyorlardı:
– Bey, annenle baban ne kadar sağlıklı olsalar da yine yaşlılar. Bugün için durumları iyi, ama bu hep böyle sürüp gitmeyebilir. Gelecek defa hepimiz birden gitmeyelim. Sen git al ve bize getir. Elden geldiğince hizmet ve hürmetimizde kusur etmemeye çalışırız. Benimkiler hayatta olsaydı onlar için de bir şeyler düşünürdük.
– Hanım, eğer kendilerini ikna ve razı edebilirsek niçin olmasın. En azından deneriz. Ahır ömürlerinde bizimle olurlar, şu ölümlü dünyada kaç günlük ömürleri kaldı ki onu da bizden ayrı geçirsinler.
Evlerinin önünde durup bagajdan valizlerini aldılar, beni de ücret olarak taksi şoförüne ödediler.
Ertesi gün bir benzin istasyonuna yaklaşan bizim taksi şoförü depoyu doldurtup beni benzinciye uzattı.
Kaynak: Minik Yürekler - Yücel İPEK, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|