[Diyanetten Hikayeler]
Kasım Selimoviç Saraybosnalı müslüman bir ailenin çocuğu idi. Dört yıldır devam eden savaşın içinde yaşıyordu. Babası sırplar tarafından şehit edilmiş, bu haberi alan ağabeyi daha fazla dayanamayarak henüz yaşı tutmamasına rağmen gönüllüler safına katılmıştı. Aylardan beri ondan bir haber alınamıyor, şu anda nerede bulunduğunu bilmiyorlardı.
Ailenin başına gelenler bundan ibaret değildi. Sırpların attığı bir top mermisi pazar yerine düşmüş, o esnada alış-veriş yapmakta olan diğer bazı masum müslümanlar gibi ablası da parçalanarak feci bir şekilde can vermişti. Genç kız henüz on altısında, hayatının ilkbaharında idi. Yaşamaya ve güzel günler görmeye hakkı vardı. Ama insanlıktan yoksun caniler en doğal hakları bile ayaklar altına almışlardı. Dünya bütün bu olup bitenlere tam bir umursamazlıkla seyirci kalmakla yetiniyor, yapılan zulüm ve haksızlıklara en ufak bir tepki göstermiyordu.
Ertesi gün, ablası ve diğer sivil şehitler hazin bir törenle toprağa verildi. Artık mezarlıklarda yer kalmadığından ölüler, savaş dolayısıyla terkedilmiş bulunan bahçelere gömülüyordu.
O gün de yine cenazeler yanyana sıralanmışı açılmış bulunan çukurlara gözyaşları ve hıçkırıklarla indiriliyordu. Derken sırpların roketatar mermisi gelip cenaze defniyle meşgul müslümanları buldu. Bu olayda da Kasım annesini kaybetmişti. Zavallı kadın da kızının yanında yerini aldı.
Şimdi artık Kasım evde ninesiyle kalıyordu. Sokağa çıkamıyordu. Arkadaşlarıyla birlikte oynadığı o güzelim doyumsuz oyunlar artık bir hatıra ve hayal olmuştu. Kasım’ın, Kasım’ların ne suçu, günahı vardı? Gözünü kan bürümüş caniler yüzünden daha çocuk yaşta hayatı mahvolmuştu. Bosna-Hersek’ten başka Çeçenistan, Azerbaycan, Filistin, Afganistan ve Doğu Türkistan’da da çocuklar benzer durumda bulunuyordu. Kimi facialara tanık, kimi de bu faciaların Kurbanı olmuştu. Ölümle dirim arasında, barış ve huzura hasret, acı içinde kıvranıyorlardı.
Osmanlı egemenliği döneminde bütün Balkanlılar gibi huzur ve güven içerisinde yaşamış bulunan sırplar, o dönemin canlı hatırası olan müslümanlardan ne istiyordu? Onları katliama tabi tutuyor, esaret kamplarında inim inim inletiyordu. Bombardımanla camilerini, evlerini harap ediyor, hayatı zehir, dünyayı zindan ediyorlardı. Niçindi bu kadar zulüm ve eza, hangi suça karşılıktı bu ceza?
Bosnalı Kasım bu düğümü çözmekte daha çok zorlanacaktı.
Kaynak: Minik Yürekler - Yücel İPEK, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|