[Diyanetten Hikayeler]
Küçük Ali, gördüğü şeylerin aslını araştırmayı seven bir çocuktu. Babası saray’ın kuşçubaşısı idi. Bu sebeple Ali bütün günlerini kuşlar arasında geçiriyor, onları yakından inceliyor, yaradılış ve yaşayış özelliklerini öğrenmek istiyordu. Babasının yanından hiç ayrılmaz, ona durmadan boyunu ve yaşını aşan sorular sorardı.
Kuşçubaşı Alaaddin oğlu Ali’yi çok sever, onu hiç yanından ayırmazdı. Sorularına bıkmadan, usanmadan cevap verir, onun, böyle öğrenmeye meraklı, araştırmaya eğilimli olması hoşuna giderdi. Küçük Ali, yaşının üstünde zekası ve olgunluğu ile çevresinin dikkat ve ilgisini üzerinde toplamıştı. Saray ileri gelenleri ve babasının arkadaşları onu çok severler, bu küçük insanla ciddi ciddi konuşmaktan büyük bir haz duyarlardı.
Küçük Ali, vaktinin çoğunu geçirdiği sarayın kuşhanesinde bir taraftan şahin, doğan, atmaca gibi av kuşlarını, diğer taraftan posta güvercinleri ile papağan ve benzeri kuşları yakından inceleme fırsatı buluyor, ayrıca babasından izin kopardıkça onların bakımını da üstleniyordu. Ali’nin asıl merak ettiği ise onların nasıl uçabildikleri idi. Geniş kanatlarıyla çok yükseklerde, engin maviliklerde süzülen kuşları bakışlarıyla saatlerce takip eder, bundan usanç duymazdı.
Derken Ali’nin ilgisi kuşlardan çok, bulutların toplanıp dağıldığı hava tabakasıyla çok daha öteleri olan yıldızlar alemi üzerinde yoğunlaştı. Yıldızların yapısını, aralarındaki mesafeleri, oralarda hayat olup olamayacağını düşünmeye başladı. Zihnini bu soru çengellerinden nasıl kurtarabilir, bu soru yağmurunu ne şekilde dindirebilirdi? Cevabın uzaklarda değil, çok yakında, yanıbaşında olduğunu farketmekte gecikmeyecekti.
Ali sıbyan mektebini başarıyla bitirmişti. Babası, onu öğrenimin en yüksek kademesine kadar okutmak istiyordu. Bir gün, hükümdar sarayın kuşhanesine gelmiş, kuşçubaşı ile konuşmaya dalmıştı. Az ötede sessizce kuşlarla ilgilenen Ali’yi gördü. Sarayda ona gösterilen ilgiyi bildiği için yanına çağırdı:
– Ali, baban seni iyi bir kuşçu olarak yetiştirmiş, kutlarım. Benim sana başka bir önerim var: Yarından itibaren rasathane’ye gelip benimle birlikte çalışmak istemez misin?
Hükümdarın huzurunda saygılı bir tavırla duran Ali’nin gözlerinde bir ışık parladı, dönüp babasına baktı. Sanki ‘O bilir’ demek istiyordu. Sultan tekrar sordu:
– Niçin susuyorsun yavrum? Bu konudaki düşünceni öğrenmek istiyorum, bana cevap vermeyecek misin?
Nihayet Ali konuştu:
– Devletlu Sultanım, babam uygun görürse neden olmasın, çok isterim.
Hükümdar Kuşçubaşı Alaaddin’e döndü:
– Yardımcını elinden alacağım ama bu çocuk zekasıyla yarınlara çok şey vadediyor.
Alaaddin saygıyla eğildi:
– Bu bizim için bir şereftir sultanım. Lütfunuza layık olduğunu kanıtlarsa yüzümü ak çıkarmış olur.
Ali hem seviniyor, hem üzülüyordu. Seviniyordu, çünkü yıldızlar alemi hakkında çok şey öğrenecek, bu alanda bilgi sahibi olacaktı. Üzülüyordu, çünkü çok alışmış olduğu kuşlardan ayrı kalacaktı. Kararını verdi: Bilgisiyle, sonsuz maviliklerde süzülen kuşların da üstüne yükselerek göklerin sırrını keşfedecekti.
Ertesi sabah Ali erkenden uyanıp kahvaltısını yaptı. Giyinip rasathane’nin yolunu tuttu. Büyük taç-kapıdan içeriye girdi. Avluda öğrenciler geziniyorlar, derse hazırlanıyorlardı. Görevliler Ali’yi alıp başmüderris’in odasına götürdüler. Ali buradaki başöğreticinin, bizzat hükümdarın kendisi olduğunu gördü. O burada hükümdar değil, bir bilgindi. Ali’nin okula kaydını yapmalarını emretti.
Artık Ali diğer öğrencilerle birlikte geceli-gündüzlü çalışıyordu. Gündüz ders konularını okuyorlar, kütüphanede çalışıyorlardı. Gece ise rasathane’nin araç ve gereçlerini kullanarak yıldızlar hakkında gözlemlere dayanan incelemeler yapıyorlar, bulgularını not edip hocalarına gösteriyorlardı.
Ali kısa sürede başarıda bütün öğrencilerin önüne geçti. Hocası onu yanına asistan aldı, özenle yetiştirdi.
Semerkand Rasathanesi’nde Uluğ Bey’in öğrencisi olan Ali Kuşçu uzun yıllar sonra Fatih Sultan Mehmed Han tarafından Ayasofya Medresesi Müderrisliğine (profesörlüğüne) getirildi.
Sevgili çocuklar, unutmayınız ki bugünün çocuğu yarının büyük bir bilgini olabilir. Yılmadan azimle çalışın. Aydınlık bir geleceğin müjdesi olan parlak başarılar sizi bekliyor.
Kaynak: Minik Yürekler - Yücel İPEK, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|