[Mevlanadan Hikayeler]
BİR MUALLİMİN HİKÂYESİ [Mevlanadan Hikayeler]
Bir okulun talebeleri öğretmenlerinden bıkmışlar, her gün çalışıp çabalamaktan usanmışlardı.
Hiç değilse birkaç günlüğüne okuldan ve öğretmenden kurtulmak için çareler arayıp duruyorlar, toplanıp konuşuyorlardı. Günlerden bir gün yine böyle konuşurlarken içlerinden biri:
"Hocamız hiç hastalanmıyor ki hiç değilse birkaç gün okula gelemesin, biz de böylece kurtulalım." dedi.
Bunun üzerine içlerinden en zekileri bir tedbir düşündü:
"Yarın sabah öğretmenimiz okula gelince ben yanına gidip, Hocam nasılsınız, iyi misiniz renginiz neden böyle sararmış, havalar çarpmasın, yahut da sıtmadan olmasın." derim. Hocamız bunun üzerine elbette biraz şüpheye düşer. Sizler de buna benzer sözlerle bana yardım edersiniz.
Her gören:
"A,a,a! Hocam bu ne hâl, hiç iyi görünmüyorsunuz, mutlaka hastasınız." desin.
Bir, iki, üç, beş derken hepimiz aynı şeyleri söylersek elbette hocayı şüpheye düşürürüz."
Bunun üzerine bütün çocuklar bulduğu bu çareden dolayı bu zeki arkadaşlarına teşekkür ettiler ve bu işten vazgeçmeyeceklerine dair birbirlerine sözler verip yeminler ettiler. Hiç kimse bu konuda ağzını açıp bir şey söylemeyecekti.
Ertesi gün olunca çocuklar bu düşüncelerini gerçekleştirmek üzere mektebe koştular ve okulun dışında durup bu fikri ortaya atan zeki arkadaşlarını beklemeye başladılar.
Biraz sonra,o çocuk geldi hocayla karşılaşınca, hemen plânını uygulamaya geçti.
"Hocam hayrola benziniz sararmış sanki." dedi. Hoca âdeta kızdı:
"Hasta falan değilim saçmalama geç yerine!" dedi. Dedi demesine lâkin az da olsa şüphe etmeye başladı.
Derken diğer çocuk içeriye girdi o da aynı şeyleri söyleyince, hocanın şüphesi iyice arttı. Diğer çocukların da aynı şeyleri tekrarlamaları üzerine hoca hasta olduğuna iyice İnandı. Kalkıp gitti. Evine giderken; hanımı hakkında kötü şeyler düşündü:
"Zaten bana karşı sevgisi az, ben böylesine hasta olduğum halde hâlimi sormadı, rengimin solduğunu, benzimin uçtuğunu, bana söylemedi, galiba benden kurtulmaya çalışıyor. Kendi güzelliğinin süsünün derdinde."
Evine gelip kapıyı kızgınca açtı. Çocuklar da peşinden geliyordu.
Karısı bu vakitsiz zamanda hocayı karşısında görünce şaşırdı:
"Bugün çok erken geldin, hayrola bir şey mi oldu?" deyince; hoca daha da sinirlendi:
"Hâlime baksana, benzim nasıl solmuş, başkaları fark ediyor da sen hâlâ soruyorsun. Hiç farkında bile değilsin." diye çıkıştı.
Hanımı bu sözleri duyunca daha dikkatlice hocanın yüzüne baktı, hoca dediğinin aksine gayet sıhhatli görünüyordu. Karısı:
"A hocam, senin hiçbir şeyin yok, gayet sıhhatli görünüyorsun, bu şüphelerin boşuna." dediyse de hoca bunlara inanmak yerine iyice sinirlendi:
"Bre hayırsız kadın, bir de inat ediyorsun hâlimin perişanlığını tir tir titrediğimi görmüyor musun?" diye karısını azarladı. Kadın:
"İstersen aynayı getireyim de bak, o zaman anlarsın benim doğru söylediğimi." dedi. Hoca buna daha beter sinirlendi:
"Aynan da sen de yerin dibine batın, zaten her zaman bana kin besliyorsun, karşımda inat edip duruyorsun, daha fazla konuşmadan yatağımı yap, yorganımı getir, başım iyice ağırlaştı." dedi.
Karısı biraz duraklayınca hoca sinirinden bas bas bağırmaya başladı. Karısı yatağını serip yorganını getirdi. Getirirken de:
"Hocanın bir şeyciği yok bütün bunlar kuruntu. Söylesem daha da kızacak söylemesem, bu vehim sahiden hastalık haline dönüşecek." diye düşündü.
Bu arada Hoca da: "Hasta değilim desem, kalkıp gitsem, bu kadın yalnız kalmak istiyor, galiba yapmak istediği gizli bir şey var, beni evden gönderecek sonra da yapmayı düşündüğü kötülüğü yapacak." diye düşündü.
Bu arada çocuklar da hocanın evine doluşarak başladılar ders okumaya:
O zeki çocuk gizlice arkadaşlarına:
"Arkadaşlar derslerimizi bağıra çağıra okuyun." diye tembihledi. Çocuklar başladılar derslerini bağırarak okumaya.
Bunun üzerine o çocuk yüksek sesle:
"Arkadaşlar bizim burada ders çalışmamız hocamızın baş ağrılarını arttırır." dedi.
Bunun üzerine Hoca:
"Arkadaşınız doğru söylüyor başımın ağrısı arttı. Kalkıp evinize gidin." dedi.
Çocuklar sevinçle okuldan çıkıp evlerine gittiler. Anneleri çocukların erkenden eve geldiklerini görünce onların neden böyle erkenden geldiklerini sordular, çocuklar hocalarının hastalandığını söyledi.
Buna inanmayan anneler ertesi gün hocayı görmeye gitti. Hoca yorgan döşek yatıyordu. Ağır hastaydı. inleyip duruyordu.
________________________ Kaynak: Mesnevi'de Geçen Bütün Hikayeler (Mehmet Zeren)-Semerkand Yay. Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|