[Mevlanadan Hikayeler]
HZ. MUSA İLE FİRAVUN [Mevlanadan Hikayeler]
Firavun rüyasında; Hz. Musa'nın doğacağı ve saltanatını yıkacağı gösterilince telâşa kapıldı.
Emrindeki yüzlerce büyücü ve sihirbazı toplayarak, buna bir çare bulmalarını istedi.
Büyücüler tedbir olarak Hz. Musa'nın ana rahmine düşeceği geceyi hesaplayarak, bunu önlemenin en güzel tedbir olduğuna karar verdiler.
O gün İsrailoğullarının bütün erkekleri Firavunun huzuruna çağrılacak, bir meydanda toplanacaktı.
Zamanı gelince tellâllar dolaşmaya ve:
"Ey İsrailoğulları Firavun meydana gelmiş sizi beklemektedir. Orada yüzünü örtüsüz olarak size gösterecek ve herkese bol ihsanlarda bulunacaktır." diye çağırmaya başladılar.
O zamana kadar İsrailoğulları Firavuna hiç yaklaşamazlar ve yüzüne bakamazlardı. Bu kendilerine yasaktı. Firavun yola çıkınca önünde görevliler yürür ve Firavunun gelmekte olduğunu haber verirler, bunun üzerine halk yüz üstü yere yatar veya duvarlara dönerler firavunun yüzüne bakamazlardı.
Firavunun yüzüne bakmak en büyük suçlardandı.
Bu yüzden bütün İsrailoğulları Firavunun yüzünü son derece merak eder onu görmeye can atardı. Zira yasak olana karşı insanı tabiatında meyletmek vardır.
Bu yüzden bu haber İsrailoğullarını çok sevindirdi. Süslenerek meydana doğru akın etmeye başladılar. Bütün İsrailoğulları meydana toplandıktan sonra Firavun onlara yüzünü gösterdi onlara ihsanlarda bulundu birçok şey vadetti. Sonra da:
"Hatırım için bu gece hiç kimse evine gitmesin sabaha kadar bu meydanda kalsın." dedi.
İsrailoğulları bunu canlarına minnet bildiler ve bu teklifi seve seve kabul ettiler.
Firavun sevinerek sarayına döndü. Haznedarı İmran da yanındaydı. İmran'a:
"Bu gece sen de burada yat evine eşinin yanına gitme!" dedi.
İmran bunu seve seve kabul etti. İmran da İsrailoğullarından olmasına rağmen Firavunun yakın ve güvenilir adamlarındandı. Firavun herkesten şüphelense İmran'dan asla şüphe etmezdi.
Firavun gittikten sonra İmran yatıp uyudu. Gece yarısından sonra eşi merak ederek İmran'ı görmeye geldi. Sabaha kadar onunla kaldı.
İmran eşini erkenden gönderdi ve:
"Benim yanıma geldiğini sakın kimseye söyleme. Yoksa Firavun ikimizi de cezalandırır." diye sıkı sıkıya tembih etti.
Hz. Musa'nın ana rahmine düştüğü an yıldızı gökyüzünde belirmeye başladı. Bunu gören büyücüler ağlayıp sızlamaya bağırıp çağırmaya başladılar. Bu gürültülerden Firavun uyandı, İmran'a:
"Git bak bakalım bu ne gürültüdür?" diyerek İmran'ı meydana gönderdi.
İmran meydana gelince büyücülerin üzüntü içinde ağlayıp inlediklerini gördü.
"Nedir bu hâliniz neden böyle yapıyorsunuz?" diye sorunca;
"Biz bütün tedbirleri aldık bütün çarelere başvurduk fakat ne yazık ki bir işe yaramadı. Musa bu gece ana rahmine düştü, onun için ağlıyoruz." dediler.
Bunun üzerine İmran büyücülerin üstüne yürüyüp onlara hakaretler yağdırdı..
Firavun olanları duyunca deliye döndü, bütün büyücülere olmadık hakaretler yaptı:
"Sizi ahmak sahtekârlar, hepinizi parça parça ettirip ateşlere atacağım, yiyip içtiklerinizi burnunuzdan getireceğim." diye tehditler savurdu.
Büyücüler yerlere kapanarak secde ettiler.
"Bu seferlik yenildik fakat tedbirlerimiz bitmedi, bu belâyı ne edip edip defedeceğiz, siz hiç endişe etmeyin." dediler.
Firavun'un biraz olsun sakinleştiğini görünce de:
"Onun doğacağı günü hesaplar, o gün doğan bütün bebekleri ortadan kaldırır tehlikeyi önleriz." dediler.
***
Dokuz ay sonra Firavun yine tahtını meydana kurdurdu.
"Daha önce erkekler yüzümü görüp, birçok hediyeler aldılar, şimdi de kadınlar çocuklarıyla gelsin, bu defa da onları mükafatlandıracağım." diye tellâllar çağırttı.
İsrailoğullarının kadınları meydanda toplanınca erkek çocukları analarının kucağından aldılar götürüp başlarını kestiler.
İmran'ın karısı o hengamede evinden çıkmamış meydana gelmemişti.
Firavun bununla da yetinmedi, evlere hafiyeler gönderdi.
Ebeler ev ev dolaşarak yeni doğmuş erkek çocuk varsa onu tespite çalıştılar.
Firavunun memurları İmran'ın evine gelince annesi kalbine doğan bir ilhamla Musa'yı ateş dolu tandıra attı.
Memurlar evin her tarafını aradıktan sonra gittiler. Annesi heyecanla tandıra koştu. Musa sapasağlam duruyordu. Ateş ona bir zarar verememişti.
Musa'nın annesi bir zaman sonra Hz. Musa'yı Nil nehrine bıraktı.
Firavun Hz. Musa'yı başka yerde arayıp dururken böylece Cenab-ı Allah onu firavunun sarayına yerleştirdi.
Firavun'un eşi Hz. Musa'yı Nil'den çıkararak besleyip büyütmeye başladı.
Bir kıptiyi öldürmesi üzerine, Hz. Musa'yı Firavun çağırdı:
"Sen neden insan öldürüp halkı korkuttun halk senden kaçarken ayaklar altında ezildi. Kadın erkek herkesi kendine düşman ettin. Halkı sana inanmaları için davet ediyorsun fakat onların sana aykırı hareket etmekten başka çaresi yok. Halk senden korkuyor diye sakın mağrur olma, bunun gibi yüzlerce işi becersen bile sonunda rezil olursun. Senin gibi şu Mısır'da nice hilebazlar vardı ki hepsi rezil olup gitti." dedi.
Bunun üzerine Hz. Musa:
"Ben Allah'ın (c.c.) emriyle hareket ederim. Ben bu âlemde rüsva olsam da önemli değil, halkın değil hakkın yanında değerli olmak isterim.
Sen şimdi kibirleniyorsun fakat yarın Allah'ın huzurunda yüzü kara çıkacak rezil kepaze olacaksın." dedi.
Firavun:
"Herkes beni kabul ederken bir tek akıllı sen misin ki bana karşı çıkıyorsun. Haydi ordan seni kendini beğenmiş, sen sana o kadar da güvenip durma.
Bana kırk gün müddet ver, bütün sihirbazlarımı toplayayım, bak o zaman senin bilgisizliğin nasıl ortaya çıkacak görürsün." dedi.
Hz. Musa:
"Benim sana mühlet vermek konusunda bir yetkim yok, çünkü ben bir kulum ve Allah'ın (c.c.) emriyle hareket ederim.
Canım çıkmadıkça seninle savaşmaya devam edeceğim." dedi.
Firavun:
"Hayır, mutlaka bana mühlet vermen lâzım onun için boşuna uğraşma." dedi.
Bu arada Firavun'a mühlet vermesi için Hz. Musa'ya vahiy geldi.
Hz. Musa Firavun'a:
"Sana istediğin mühleti veriyorum." deyip yürüyünce ejderha olan asası da sadık bir köpek gibi peşine takıldı.
Fakat ejderha çok heybetliydi, ayaklarının altında taşlar eziliyor, taş olsun demir olsun önüne ne gelirse yutuyor, demir parçalarını sakız gibi çiğneyerek parçalıyor, ağzından köpükler saçıyor, herkes hayretle ve dehşetle kaçıyordu.
***
Hz. Musa Firavun'un yanından ayrılınca, Firavun her yana haber saldı. Ne kadar büyücü, sihirbaz varsa toplamaya çalıştı.
Mısır'da sihir konusunda çok ünlü iki genç vardı ki bunlar çok büyük sihirbazdı. Onlara da haber geldi.
"İki kişi gelip Firavun'a sataştı. Ellerindeki sopadan başka bir şeycikleri yok fakat sopayı yere bırakınca korkunç bir ejderha haline geliyor ve önüne gelen her şeyi yutuyor, Firavun bunun için sizden yardım istiyor, bütün hünerinizi gösterin." dendi.
Bunun üzerine bu iki sihirbaz kardeş babalarının mezarına giderek üç gün Allah (c.c.) rızası için oruç tuttular. Sonra:
"Baba Firavun bizden yardım istemiş, o adamların yaptığı sihir mi yoksa onlar Allah yolunda olan doğru kişiler mi yaptıkları Allah'tan mı? Bize haber ver." diye yalvardılar.
Bunun üzerine babaları rüyalarına girdi:
"Hz. Musa'nın yanına gidin o uyurken asasını almaya çalışın, eğer alabilirseniz bilin ki o bir sihirbazdır, yok eğer alamazsınız bilin ki o Allah (c.c.) yolunda kutlu bir kişidir." dedi.
Bundan sonra o iki kardeş Mısır'ın yolunu tuttu.
Mısır'a geldiklerinde ilk işleri Musa'yı aramak oldu. Onu bulduklarında bir ağacın gölgesinde uyuyordu. Yaklaşarak asayı almaya kalkıştıklarında, asa öyle bir titredi ki korkudan ödleri patladı. Böylece bu işin sihir değil Allah'ın (c.c.) işi olduğunu anladılar. Korkudan âdeta sıtmaya tutulmuş gibi titriyorlardı bu titremeleri bir türlü geçmiyordu. Hz. Musa'ya bir adam göndererek özür dilediler. Musa onları affetti. Böylece iyileşip eski hâllerine döndüler. Gelip kendileri de Hz. Musa'ya tabi oldular. Hz. Musa onlara:
"Şimdi siz Firavun'un sarayına gidin ve beni tanımıyormuş gibi orada benimle mücadele edin." dedi.
Böylece sihirbazlar Firavun'un sarayına geldiler. Firavun onlara birçok şeyler verdi, iltifatlarda bulundu.
Firavun'un iltifatları hediye ve ihsanları sihirbazların sihirlerinin Hz. Musa ile başa çıkmasına yetmedi. Hz. Musa'nın asası sihirbazların, bütün sihirlerini yuttu. Sihirbazlardan çoğu imana geldi.
________________________ Kaynak: Mesnevi'de Geçen Bütün Hikayeler (Mehmet Zeren)-Semerkand Yay. Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|