[Mevlanadan Hikayeler]
BEN TAVUSUM DİYEN ÇAKALIN HİKÂYESİ [Mevlanadan Hikayeler]
Bir çakal bir gün dolaşırken ayağı kayıp boyacı küpüne düştü. Uğraşıp çabalayıp ordan çıkıncaya kadar bir hayli zaman geçti. Küpten çıkınca derisinin, tüylerinin rengarenk boyandığını gördü.
Güneş vurdukça renkler parıl parıl parlıyordu. Tüylerinin böyle kırmızı yeşil, pembe, sarı renklerde gören çakalın aklı başından gitti. Çakalların yanına koşarak onlara kendini gösterdi:
Çakallar onu böyle görünce:
"Ey çakal sendeki bu hâl nedir, bu rengarenk tüyler, bu sonsuz neşe sana nereden geldi, böylesine gururlanıp kibirlenmenin sebebi nedir?" dediler.
Çakallardan biri öne çıkıp:
"Ey falan! Hile mi yapıyorsun yoksa gerçekten sen manevî bir mükâfata erişip salih kişilerden mi oldun?
Bana kalırsa böyle boyanarak kürsüye çıkıp boş laflar ederek kendini büyük gösterip halkı kandırmak için hilekârlık ediyorsun. Çok çalıştın gerçekten bir şey elde edemeyince hileye sapıp utanmazlığı ele aldın. Manevi zevkler Enbiya ve Evliya gibi Allah (c.c.) dostlarına, utanmazlık da hilekârlara mahsustur.
Senin gibi bazı boş ve hilekârlar halktan iltifat görmek, onlara kendilerini kabul ettirmek, hürmet görmek için biz hoşuz, salih-kutlu kişilerdeniz derler halbuki bunlar hiç de hoş olmayan kişilerdir." dedi.
Bunun üzerine boyacının küpüne düşen çakal konuşan bu çakalın yanına gelerek gizlice kulağına:
"Şöyle dikkatlice bana bir bak hele, hangi şamanın, putperestin, benim gibi bir putu var. Görüyorsun ki tıpkı bir gül bahçesi gibi güzel bir hâle gelmişim. Böylesine güzel renkler taşıyorum. Bana karşı gelme çabuk karşımda secde et. Şu renklerime, şu güzelliğime bak da bana karşı çıkma sakın. Ben ilâhî lutfu elde etmiş büyük ve yüce bir çakalım." dedikten sonra bütün çakallara dönüp:
"Ey çakallar aklınızı başınıza toplayın ve sakın bana çakal demeyin. Bir çakalda bu kadar güzellik bulunur mu?" dedi.
Bunun üzerine bütün çakallar oraya toplanıp geldi. O çakalın etrafında pervane kesildi:
"A efendim peki sana ne diyelim?" diye sordular.
O da:
"Müşteri yıldızı gibi parlayan erkek tavus deyin." dedi. Çakallar bunu duyunca:
"Gerçek tavuslar gül bahçelerinde cilveler yaparak nazlı nazlı dolaşırlar:
Sen de öyle cilve yaparak dolaşabilir misin?" dediler.
"Hayır bunu yapamam." dedi.
"Peki tavuslar gibi ötebilir misin?"
"Hayır ötemem." deyince çakallar üstüne yürüyerek: "Ey sahtekâr o hâlde sen tavus değilsin, boşuna bizi kandırmaya çalışma sen büyük bir sahtekarsın." dediler.
________________________ Kaynak: Mesnevi'de Geçen Bütün Hikayeler (Mehmet Zeren)-Semerkand Yay. Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|