[Kurandan Hikayeler]
HZ. YUSUF'UN KUYUYA ATILMASI [Kurandan Hikayeler]
Yusuf, onbir ağabeyi olan küçük bir çocuktu. Yakışıklı ve akıllıydı. Babası Yakup en çok Yusuf'u severdi.
Bir akşam Yusuf uyuyunca ilginç bir rüya gördü. Rüyasında onbir tane yıldız, güneş ve ay toplanmışlar kendisinin önünde eğiliyorlardı. Uyandığında çok şaşırmıştı. Neden bir insanın önünde yıldızlar, ay ve güneş eğiliyordu?
Gidip rüyasını babasına anlattı.
- Babacığım onbir yıldız, güneş ve ay benim önümde eğildiler, dedi.
Babası Yakup, bir peygamberdi. Bu rüyayı duyunca çok sevindi.
- Yusuf oğlum, dedi. Allah seni korusun. Sen büyük bir yere geleceksin. Bu rüya senin peygamber olacağını söylüyor.
Yakup insanları tanıyan tecrübeli bir kişi idi. Bu yüzden oğluna sıkı sıkı tembih etti:
- Oğlum hiçbir kardeşine bu rüyadan bahsetme. Seni kıskanırlar ve sana düşmanlık yaparlar, dedi.
Yusuf'un onbir kardeşinden yalnızca Bünyamin isimli olanı öz kardeşi, diğerleri üvey kardeşleriydi. Yakup, Yusuf ile Bünyamin'i ötekilerden daha çok severdi. Diğerleri ise onların küçük olduğundan sevildiğini düşünmez, bu sevgiyi kıskanırlardı.
Yusuf çocukca bir saflıkla babasının öğüdünü unuttu. Rüyasını birgün kardeşlerine anlattı.
Bütün kardeşler Yusuf hakkında planlar kurmaya başladılar.
"Yusuf'u ya öldürelim ya da uzak bir yere götürüp atalım, böylece babamız onu unutur bizi sever" diyorlardı.
İçlerinden birisi:
- Hayır, onu bir kuyuya atalım, dedi.
Bütün kardeşler bu fikri benimsediler. Plan kurulduktan sonra, kardeşler Yakup'a geldiler, Yusuf'un kendileriyle beraber gezmesine izin vermesini istediler:
- Ah baba, Yusuf'a bizimle gelmesi için neden izin vermiyorsun? Neden korkuyorsun? O bizim kardeşimiz. Kardeşler beraber oynarlar. Haydi izin ver beraber gezelim Yusuf'la dediler.
Yakup, Yusuf'u onlarla göndermenin hiç iyi olmayacağını biliyordu.
- Siz oyuna dalmışken bir kurdun gelip Yusuf'u yemesinden korkarım.
- Asla babacığım, dedi oğullar. Biz varken kurt Yusuf'a saldırabilir mi?
Sonunda babalarından izin almışlardı.
Hemen beraberce bir ormana gittiler. Ve Yusuf'u ormanda ıssız bir kuyuya iteklediler. Fakat Allah Yusuf'a şöyle seslenmişti:
- Hiç korkma Yusuf, ben seninleyim.
Üvey kardeşler Yusuf'un kaybolduğunu babalarına nasıl açıklayacaklarını planlamaya başlamışlardı.
- Babamız bize Yusuf'u kurt yer dedi ya, biz de kurt yedi deriz, dediler.
Bir koç yakalayıp öldürdüler ve Yusuf'un gömleğini koçun kanı ile buladılar.
- İşte babamız bize inanmak zorunda artık, diyerek babalarına koştular:
- Ah babacığım, aramızda bir yarış düzenlemiştik, Yusuf eşyalarımızın yanındaydı sonra bir kurt gelmiş onu yemiş, deyip koç kanına bulanmış gömleği gösterdiler. Ama Yusuf'un gömleğinde parçalanma izleri yoktu. Yakup bu yalana inanmamıştı:
- Hayır dedi, bu hikayeyi siz uydurdunuz. Yusuf'um ölmedi.
Fakat Yusuf bulunamıyordu, en iyisi sabretmek ve Allah'a güvenmekti.
Üvey kardeşler akşam olunca Yusuf'u düşünmeden uykuya dalmışlardı.
Oysa Yusuf, karanlık derin bir kuyuda ne yemek yiyebiliyor, ne de su bulabiliyordu. Sonunda Allah'ın yardımıyla ormandan geçen bir yolcu grubu, yani bir kervan, bu kuyuyu gördüler. Kervan çok susamıştı. Hemen kuyuya bir kova sarkıttılar.
Kuyudan kovayı çektiklerinde çok şaşırdılar. Çünkü kovanın içinde gözyaşlarına boğulmuş bir güzel çocuk vardı. Kervandakiler bu çocuğu bir köle olarak Mısır'da satmaya karar verdiler, Mısır'a varınca pazar yerine gidip:
- Bu güzel çocuğu satın alacak var mıdır, diye bağırdılar.
O pazarda bulunan bir tüccar Yusuf'u satın aldı.
Onu Mısır kralına götürdü.
________________________ Kaynak: "Kıssalar ve İbretler", Sacide Zaid, Anadolu Gençlik Dergisi Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|