[Kurandan Hikayeler]
HZ. SALİH VE SEMUD MİLLETİ [Kurandan Hikayeler]
Nuh milletinin yerini Ad milleti aldığı gibi, Ad milletinin yerini de Semud milleti almıştı. Semud milleti de Ad kavminin izlediği yolu takip ediyordu.
Semud'un toprakları da çok verimli ve güzeldi. Seralar, bağlar içinde şırıl şırıl sular akıyordu.
Semudlular becerilikte Ad milletini ileri geçmişlerdi. Kayalık dağlardan evler yapmışlar, evlerinin önlerini kabartmalarla süslemişlerdi.
Taş parçaları sanki onların elinde birer hamur gibi oluyordu. Onların yaşadıkları yere gelenler hayret ediyorlardı. Büyük saraylar, saray duvarlarında canlı gibi duran süslemeler. Esasen Allah onlara bütün nimetlerini sunmuştu. Gökten onlara yağmur vermiş, yerden bereketli ağaçlar yeşertmişti. Yiyecekten yana sıkıntıları yoktu. Fakat, tüm bu nimetler karşısında Allah'a şükür etmeleri gerekirken onlar, Allah'ın varlığını unutmuşlar, gurur içine dalmışlardı.
- Bizden daha güçlü, daha büyük olan mı var, diye gururlanıyorlardı.
Sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi geziniyorlardı.
Nuh'un milletinin, vadide olduğundan dolayı selde boğulduğunu, Ad milletinin ise evleri dayanaksız olduğundan öldüklerine inanıyorlardı. Onlar evlerini kayalara yaptıklarından kendilerini güvencede sanıyorlardı. Kötülük içinde olmalarına rağmen, bir adım daha ileri gittiler. Putlar yapıp onlara tapmaya başladılar. Nuh soyunun ve Ad kavminin yaptığı gibi, taşlardan kendilerinin yaptıkları putlara köle olmuşlardı.
Allah onlara rahat ve huzur vermişti ama onlar böyle davranmakla kendi kendilerini küçültmüşlerdi. Bu da yetmezmiş gibi bütün insanoğlunun şerefini de düşürmüşlerdi.
Yüce Allah insanlara haksızlık yapmaz, haksızlığı yapan insanoğlunun kendisidir.
Semut milleti de kendilerini küçültmüşlerdi. Üstün yaratılan insan kendini alçaltarak taşların önünde secdeye mi kapanmalıydı? Allah bunun üzerine Semudlulara bir elçi göndermeye karar verdi. Ve Semud milletine Salih Peygamberi gönderdi. Salih Peygamber Semud milletine mensup asil bir insandı. Onlar gibi değil, tersine doğruluk ve ilmin güneşiydi.
Onu görenler:
- İşte bu Salih var ya, yakında yüksek bir yere gelecek, diye aralarında konuşurlardı.
Babası da oğlunun beceri ve doğruluğu sayesinde toplumda zengin olacağını düşünüyordu. Ama Allah, Salih'e şereflerin en büyüğü olan Peygamberliği nasip etti. Çünkü Salih'in görevi halkı karanlıktan aydınlığa ulaştırmaktı. Salih kendisine verilen bu görevi yapmak için önce yakınlarına seslendi:
- Hepiniz geliniz Allah'a ibadet ediniz.
Halkın zengin bir kısmı, her yerde olduğu gibi, Salih Peygamberin bu sözlerine kızdılar ve ona:
- Zavallı adam, hiç o peygamber mi olurmuş? Onun bir şatosu, bir bahçesi bile yok.
Ancak bazıları da yola gelerek Salih Peygamberin dediklerine katılıyorlardı. Bunun üzerine Hz. Salih'e inanmayanlar, halk arasında kışkırtma kampanyalarına başladılar:
- Ey millet bu adamın hiçbir özelliği yoktur. Siz hiçbir özelliği olmayan birine uyarsanız kaybedersiniz. Bu adam size ölünce tekrar dirileceksiniz diyor. İnanmayın.
Salih Peygamber onların bu kışkırtmalarına aldırmadan tebliğine devam ediyordu. Ama o ne zaman konuşsa, inanmayanlar şöyle diyorlardı:
- Ey Salih, daha düne kadar akıllı mantıklı şeyler konuşan sana ne oldu böyle? Biz sana umut bağladık, içimizde yükseleceksin zannettik ama sen zenginlik yerine günden güne fakir düştün.
Onların bütün bu alaylarına rağmen, Hz. Salih halkı için beslediği iyi niyetini sona erdirmedi. Onları yine Allah yoluna çağırmaya devam etti.
- Kardeşlerim, sonsuza kadar bu güzel evlerde, bu saraylarda oturacağınızı mı sanıyorsunuz? Sonsuza kadar bu ağaçlardan, meyvalardan beslenecek misiniz?
Bu dünyada sonsuza kadar mı kalacaksınız? Eğer böyle düşünüyorsanız, neden babalarınız dedeleriniz şimdi yaşamıyor? Neden öldüler? Onlar da sizin gibi bu evlerde yaşamışlardı. İşte biliniz ki bütün bunlar onları ölümden kurtaramadı. Siz neden kaçıyorsunuz? Neden korkuyorsunuz? Ben size Allah'ın emirlerini söylüyorum. Niye bana inanmıyorsunuz? Neden taşlara, putlara inanıyorsunuz?
Bunun üzerine Salih'in bu anlattıklarını dinleyenler:
- Sen de bizim gibi insansın. Bize bir delil göster de görelim, dediler.
- Nasıl bir delil istiyorsunuz?
- Eğer doğru söylüyorsan şu kayalardan gebe bir dişi deve çıkar bakalım, çıkarabiliyor musun?
Bu, çok garip bir istekti. Çünkü bir dişi deve olmadan develer çoğalamazlardı. Hiç bir deve kayalardan çoğalamazdı. Ama Salih'in inancı tamdı. O, Allah'a güveniyordu. Herşey Allah'ın elindeydi.
Hz. Salih Allah'a yalvardı. Ve inanılmaz olay gerçekleşti. Herkesin gözleri önünde gebe bir dişi deve yarılan kayaların arkasından çıkıverdi.
Ve yine herkesin gözleri önünde gebe deveden bir deve yavrusu doğdu. Herkes korkudan ve şaşkınlıktan donakalmıştı.
Hz. Salih:
- İşte bu, Allah'ın işaretlerinden birisidir. Bu deveye iyi bakın ona kötülük yapmayın. Yoksa çok kötü bir cezaya çarpılırsınız.
Bu dişi deve çok özel bir hayvandı. Çok büyük bir görünüşü vardı. Diğer sığırlar, o su içmeye geldiğinde ürküp kaçıyorlardı.
Hz. Salih halkına şöyle seslendi:
- Su içmeleri konusunda bu deveye ayrı bir gün, sığırlara da ayrı bir gün verin böylece hepsi sularını içerler, dedi.
Sorun çözülmüştü. Ancak Semud milletinin gururları yerle bir olmuştu. Kendilerince dişi deveden kurtulmak için çareler düşünmeye başladılar.
Hz. Salih kendilerini uyardığı halde gidip birgün deveyi öldürüverdiler.
Hz. Salih bu duruma çok üzüldü. Çünkü biliyordu ki Allah'ın azabı Semud milletini yok edecekti.
Onlara seslendi:
- Üç gün yiyin, için, eğlenin. Çünkü üç gün sonra Allah'ın azabından kurtulamayacaksınız.
Ve nihayet beklenen gün gelmişti. Günün ilk saatlerinde şiddetli bir ses duyuldu. Kuvvetli bir deprem oldu. Yer yerinden oynadı. Salih ve ona inananlar dışında bütün Semud milleti aynı anda ölmüşler, şehirleri toprak yığını haline gelmişti.
Artık bir zamanlar gururla içinde dolaştıkları şehir onlara mezar olmuştu. Çağlar sonra Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhisselam, Semud milletinin harabelerinden geçerken yanındakilere şöyle buyurmuştu:
- Kendilerini mahveden bu insanların harabelerine girmeyin. Çünkü onların kaderleriyle başbaşa kalmak düşüncesiyle korkabilirsiniz.
________________________ Kaynak: "Kıssalar ve İbretler", Sacide Zaid, Anadolu Gençlik Dergisi Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|