[Kurandan Hikayeler]
HZ. NUH VE OĞLU [Kurandan Hikayeler]
Adem ile Havva'nın evlatları oldukça çoğalmış, artık çok geniş yerlere yayılmışlardı. Zaman su gibi akıp gidiyordu. İnsanlar geçen zaman içinde kendilerini yaratan Allah'ı unutmuşlar, taşlara, putlara, yıldızlara tapar olmuşlardı.
İşte insanların yoldan çıktığı bu zamanda Allah onlara Nuh adında bir peygamber gönderdi. Nuh Peygamber insanları; Tek olan, benzeri bulunmayan, herşeyi yaratan Allah'a inanmaya ve ona ibadet etmeye davet etti.
Onlara; şayet kendi söylediklerine uyarlarsa kurtulacaklarını vaad etti. Fakat Nuh'un öğüt verdiği insanlar çok inatçıydılar. Yine putlara, taşlara tapmaya devam ediyorlardı.
Nuh onlara şöyle diyordu:
- Bu taşlar size hiçbir fayda vermez. Aklınızı kullanın, birşey istiyorsanız Allah'tan isteyin. Şu güneşi, ayı, gökyüzünü görmüyor musunuz? İşte sizi de onları da Allah yarattı. Hâlâ anlamıyor musunuz? Ölünce Allah'a gideceksiniz. Hepiniz ona hesap vereceksiniz.
Nuh Peygamber bu insanları doğru yola getirmek için adeta yalvarıyordu:
- Ben size akıl almaz şeyleri söylemiyorum. Benim, sakladığım hazinelerim var demiyorum. Yalnızca size iyiliği, doğruluğu ve Tek olan Allah'a inanmayı gösteriyorum. Bana inanın, Allah'a itaat edin. Sizden başka istediğim yok.
Nuh, çok sabırlı bir insandı. O, Allah'ın emirlerini insanlara ulaştırmak için yılmadan mücadele ediyordu. Fakat insanlar arasında kendisine uyanlar parmakla sayılacak kadar azdı. Nuh Peygamber bu durum karşısında Allah'a yalvardı.
Yüce Allah da O'na:
- Üzülme ey Nuh.. dedi. Sen elinden geleni yaptın. Ben, o bir türlü yola gelmeyen insanları öyle bir ceza ile cezalandıracağım ki, hepsini yok edeceğim. Hiçbiri azabımdan kurtulamayacak.
Allah daha sonra Nuh'a, büyük bir fırtına göndereceğini ve bütün inançsızları öldüreceğini söyledi. Kendisine inananların kurtulması için bir gemi yapmasını, bu yaptığı gemi ile inananların kurtulacağını söyledi.
İnsanlar Nuh'un gemi yaptığını görünce, gülüp geçtiler.
"Yoksa geleceğini söylediğin şu fırtına için hazırlık mı yapıyorsun, kendi söylediğin yalana kendin bile inanıyorsun" diye onunla dalga geçtiler. Nuh, onların sonlarının geldiğini bildiği için sözlerine hiç aldırış etmedi.
Gemi sonunda bitmişti. Allah Nuh Peygambere, gemiye o zaman dünyada bulunan her hayvandan birer çift almasını ve kendisine inananlarla birlikte gemiye binmelerini emretti. Nuh bu emri yerine getirdi. Ancak oğlu için endişe ediyordu. Çünkü oğlu Kenan, inançsızlarla beraberdi. Ve Allah'a sordu:
- Oğlumun hali ne olacak? O benim ailemdendir.
Allah da bu soruya karşılık:
- Hayır Nuh, o senin ailenden değildir, çünkü bana inanmıyor. Sen onun için üzülme. Kim bana inanıyorsa senin ailenden olan işte onlardır. Çünkü inananlar birbirleriyle kardeştirler, buyurdu.
Sonunda beklenen an geldi. Fırtına başladı. Hiç kimse böyle bir fırtına ve yağmur görmemişti. Bu fırtına, Allah'ın inanmayanlara gönderdiği büyük bir ceza idi. Yerden bile sular fışkırıyordu. Bütün inkârcılar, inançsızlar boğulup gitmişti.
İnananlar gemide iken Nuh, oğluna son kez seslendi. Ancak oğlu:
- Ben size inanmıyorum. Şimdi yüksek bir dağa çıkar kurtulurum, dedi. Fakat az sonra sular dağları bile içine aldı. Kenan da kâfirler ile beraber öldü.
Sonunda Nuh'un gemisi bir dağa ulaştı. Tüm inananlar ve masum hayvanlar gemiden karaya çıktılar. Bundan dolayı Nuh Peygamber ikinci Adem olarak anılır. Çünkü onun sayesinde dünyada yeni bir huzur, yeni bir hayat başlamıştır.
________________________ Kaynak: "Kıssalar ve İbretler", Sacide Zaid, Anadolu Gençlik Dergisi Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|