[Aşk Hikayeleri]
MAÇ [Aşk Hikayeler]
Büyük maça saatler kalmıştı. Günlerdir bu maça hazırlanıyorlardı. İleri üçlüde görev alacaktı. Bir önceki maçta hiç beklenmedik bir farkla yenildikleri takımdan "intikam almaya" hazırlanıyorlardı. Ayağına top değmemiş kimi spor yazarları formdan düştüğünü, yedekte kalacağını yazıyordu. Kaybettikleri maçta, taraftarların hışım dolu bakışlarını unutmamıştı. Statta yankılanan sloganları duyuyordu. "Ölmeye ölmeye geldik..."
Bulunduğu konuma gıptayla bakan milyonlarca insan vardı. Fakat kimsenin farkedemeyeceği bir yük taşıyordu üzerinde. Henüz yirmili yaşlarında, toy bir delikanlı olduğu halde, maçı kaybetmenin ağır bedelini karısına ve çocuklarına karşı günler süren mahcubiyetle ödüyordu. Her defasında "Ölmeye, ölmeye..." gelen taraftarlar gibi, onların da kendisini şartlı sevdiğini düşünmeye başlamıştı. Kazanırlarsa omuzlara alınıyordu. Gol atarsa seviliyordu. Kaybederse yerden yere vuruluyordu. Gol atamazsa suçlanıyordu.
Maç başlamak üzereydi. Evden çıkarken karısının yanağından makas almış, kendisi ve takımı için dua etmesini istemişti.
Sonunda maç başladı. Çok kritik bir noktada oynuyordu. Ayağının her hareketi taraftarların ve spor yazarlarının gözünde onu ya nefrete ya hayranlığa konu ediyordu. Rakip takım formundaydı.
Birazdan fileler havalandı. Taraftarlar coşkun bir tezahüratla alkışladılar onu. Henüz maçın başlarındaydı. Her an her şey olabilirdi. Kan ter içinde oynamaya devam etti.
Maç bitti. Ondan başka herkesin iki rakamdan ibaret gördüğü sonuç stadın skorboardunda yanıp sönüyordu. Duaları kabul edilmiş, genç omuzlarına yüklendiği ağır yükü bir defa daha 90 dakika boyunca taşıyabilmişti. Maçı farklı bir skorla almışlar, teknik direktörlerinin "intikam" sözü yerine gelmişti.
Takımın çoğu çalışanı zafer sarhoşluğuna yeni sarhoşluklar eklemek için oraya buraya dağıldı. O evine gitmeyi yeğledi. Karısı tebessümle karşıladı kapıda. Akşam yemeğini çoktan hazırlamıştı. İştahla sofraya oturdu. Çorba kasesinin yanında özenle yazılmış bir not gözüne ilişti. "Tebrikler sevgilim. Senin kazanacağını biliyordum. Bu yemekler seni ne kadar sevdiğimi anlatmak için..."
Hem sevinmiş hem şaşırmıştı. Bu yemekleri yapmaya maçtan önce başlamış olmalıydı. Maçı kazanacaklarını nerden biliyordu ki...
Tatlıları almak için mutfağa doğru giden karısının cebinden, şimdi okuduğuna benzer bir kartın daha düştüğünü fark etti. Usulca yere eğildi. Karısına fark ettirmeden okudu: "Maçı kaybetmiş de olsan, benim aşkımı hakettin. Ne olursa olsun, seni seviyorum. Bu yemekler seni ne kadar sevdiğimi anlatmak için..."
________________________ Kaynak: Senai Demirci, Aşka Adanmış Öyküler Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|