[Aşk Hikayeleri]
KEK [Aşk Hikayeleri]
Adam mutfağa her girdiğinde huzursuz oluyordu. Bunun nedeni eşinin fırının üzerindeki rafa koyduğu kaptı. Eşi her defasında kendisine dönüp "O kaba el sürme!" dememiş olsaydı, orada bir kap olduğunu görmeyecekti bile. Gerekçesi ise pek ciddiye alınır bir şey değildi. Kabın içinde annesinin çok özel bir baharatı varmış da, bu baharat biterse bir daha bulamayacağından, biri kabı oradan indirmeye kalkarsa, elinden düşürüp hepsini ziyan edeceğinden kaygılanıyormuş! Kabın kendisi de öyle aman aman bir kap değildi. Epey eskiydi. Üzerindeki sarı yaldızlı çiçekler solmuştu bile. Saplarının ve kapağının tutacak yerinin kullanılmaktan boyası aşınmıştı. Çünkü oralardan sadece sevgili karısı değil annesi de büyük annesi de tutmuş olmalıydı. Bir ara büyük büyük annesinin bile aynı kabı yine o çok özel baharat için kullandığını söylemişti.
Bu gizemli öyküde tek bildiği şey, evlendikten kısa bir süre sonra annesinin bu kabı eşine getirip aynı baharatı kullanmasını söylemesiydi. Evliliğin ilk günlerinden beri kadın bu ana öğüdünü harfiyyen yerine getirdi. Kek, kurabiye ya da çörek yaptığı zaman, bu baharattan muhakkak kullanıyordu. Kaptaki baharat her ne ise, işe yarıyordu doğrusu. Sayesinde dünyanın en iyi aşçısı olmuştu eşi. Eşinin pişirdiklerini yiyen komşular ve misafirler de bunu vurguluyordu. Ama onların hiçbiri fırının üzerinde duran o eski püskü kabın bu işlerdeki gizemli rolünü, adamın her geçen gün meraktan kıvranışını bilmiyorlardı. Neden eşi o kaba dokunmasına izin vermiyordu? Gerçekten de düşürüp baharatı ziyan edeceğini mi düşünüyordu? Nasıl bir şeydi şu gizemli baharat? Nasıl kokardı? Nereden gelirdi? Hangi bitkinin yapraklarından, tohumlarından, çiçeklerinden yahut köklerinden elde ediliyordu? Bir karışım mıydı yoksa tek bir bitki miydi? Yoksa bir ağaç kabuğundan mı elde edilmişti?
Baharatın kimliğine dair bir şey çıkarmak mümkün gözükmüyordu. Eşi baharatı çok idareli kullanmak zorunda olduğunu söylemişti. Çünkü yenisini bulmak imkansız gibiydi. Fakat eşi nasıl becerdiyse becermiş, 30 yıla yaklaşan evlilikleri boyunca o baharatı bitirmeden kullanmıştı. Bu sayede her pişirdiği ağızlara layık güzellikte oldu. Bunca yıldan sonra adam hiç değilse bir kez kabın içine bakmak istiyordu.
Günün birinde eşi hastalandı. Uzunca bir süre hastanede yatması gerekti. İlk gece yanında kaldı. Sonraki günlerde eve döndü. Evde kadının sesi, kokusu ve üstelik o gizemli baharatla pişirdiği yemeklerin tadı eksildi. Yemek vakti yaklaşınca eli ayağı birbirine dolaştı. Eşi yemek pişirmeyi o kadar severdi ki, kendisi hiç yemek pişirmeyi öğrenme ihtiyacı hissetmemişti. Mutfağa girdi. Yine 30 yıllık sır gözlerinin önündeydi. Gözlerini iyice eskimiş, boyaları dökülmüş kaptan bir türlü ayıramıyordu. Kabın içinde ne olduğunu öğrenebilir miydi artık? Eşine ihanet etmiş mi olurdu yoksa?
Gözlerini kaçırdı kaptan. Tezgahın üzerindeki kek kabının kapağını kaldırdı. Aman Allahım! Eşinin gizemli baharatla yaptığı keklerden birinin yarısı orada olduğu gibi duruyordu. Hemen büyük bir dilim kesti. Mutfak masasına oturdu. Kekini yemeğe başladı. Ama gözü yine raftaki kaba kaymıştı. Ne olurdu ki kabın içine bir göz atsa? Eşi neden bu kadar sıkı saklıyordu kabın içindekini? Kekinden bir lokma daha ısırdı. Kendisiyle çekişmeye başladı. Açmalı mıydı, yoksa açmamalı mıydı?
Gözleri kabın üzerinde olduğu halde, kekinden ısırmaya devam etti. Sonunda merakı galip geldi. Masadan kalktı. Eşinin yıllarca taşıdığı endişeyi haklı çıkarmamak için kabı olağanüstü bir titizlikle raftan indirdi. Baharatın bir zerresini bile ziyan etmekten korkuyordu. Göğsü heyecanla inip kalkmaya başladı. Kalp atışları hızlandı.
Kabın içine baktığında gözleri faltaşı gibi açıldı. Bomboştu. Sadece dibinde katlanmış küçük bir kâğıt parçası duruyordu. Kâğıda uzandı, dikkatle açtı. İçinde kısacık bir not vardı. Bu eşinin annesinin el yazısıydı. "Sevgili Kızım, pişirdiğin her şeyin içine aşkını katmayı unutma!" Hepsi bu kadardı. Yutkundu. Kâğıdı yerine koydu. Sessizce ve derin bir mahçubiyetle kekinin kalanını yedi.
Sevdiğine olan aşkı yıllarca bir kutunun içinde inci tanesi gibi saklayan eşi için göz yaşı döktü.
________________________ Kaynak: Senai Demirci, Aşka Adanmış Öyküler Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|