[Aşk Hikayeleri]
AŞK AYNAYA SIĞMAZ [Aşk Hikayeleri]
Magazin haberlerine konu olan onca "aşk”, zaman zaman genç bir kalbi kıskandırabilir. En azından nefsinin incecik fısıltılarla "Neden ben de değil?" dediği olabilir. Uzakyan bakınca nefsin alabildiğine bol seçenekle, helal-haram kaygısı olmaksızın yaşadıkları, helal kaygısı, haram korkusu gibi sınırlılıklar içinde kendini bulan genç bir nefse ister istemez sorular sordurabilir. Bu soruların cevabı başından bellidir aslında: "Aşk ancak helal olunca aşktır." İffetsiz ve haram aşklar lezzet vermez, tam tersine bıkkınlık, bezginlik, sıkkınlık getirir. Sırf görsel bir cazibeyle bize aktarılan bol seçenekli ve yavan aşklar, tanımsız tatminsizlikleri barındırdığı gibi, cinsel mutluluğun bütün kredisini tüketerek "başka" seçenekler aramaya yöneltir insanları. Bunun için örnek çok...
Aşk, tıpkı bir kelebek gibi kendi kozasında, iffetin o tatlı ve korunaklı ortamında büyür. Öyleyse gelin, aşkı helalin içinde anlamaya, yaşamaya çalışalım. Aşkın ancak helal dairesinde lezzet verdiğini, helalinden gerçek tadına varılabileceğini fark edelim.
Kendinize sorun.. Bir aynanın parlaklığını neye borçluyuz? Yüzümüzü neyin hatırına aynaya döneriz? Ya da inciyi değerli kılan nedir? İnciye paha biçilmez bir güzellik kazandıran sır nerede saklıdır? Peki ya aşk? Aşkın eşsiz derinliğini nasıl keşfediyoruz? Muhabbetin doyumsuz lezzetini neyin sayesinde gölgesiz ve endişesiz tadıyoruz?
"Helâl dairesi geniştir; keyfe kâfidir" gibi müşfik ve halden anlayan bir söze yıllardır muhatap olanlar keyiflerini sınırsızca yaşamak için helali tercih ediyorlar. Keyiflerini helalinden arayanların unutmuş olabileceği bir nüansı hatırlatmak istiyorum. Bu sözdeki "helâl dairesi" kavramı, alışkanlıkla ilk bakışta anladığımız "keyf"i kısıtlayıcı ve azaltıcı bir anlamla değil, "keyf"i genişleten ve derinleştiren bir anlamla karşımıza çıkıyor. Bu sözün sahibi, bir diğer ifadeyle, keyfimizden helâl dairesi adına vazgeçmemizi ya da yoksun kalmamızı değil, keyfimizi helâl dairesinin asude sınırları içinde kalitelendirmemizi ve derinleştirmemizi bekliyor. Sanıldığının aksine, helâl dairesi keyfin bir kısmını hayatımızdan kesip atmıyor, helâl kaygısı lezzetlerimizi eksiltmiyor. Yoksa, helâl dairesinin dışında bir lezzet ve keyif olduğunu farz ederiz ki, bu durumda lezzeti ve keyfi tersinden tatmaya çalıştığımız anlaşılır. Lezzet helâliyle beraber lezzettir. Lezzet, kalbin bir nimete, helâl olduğunun hissiyle alabildiğince itminanla ve şükürle iştirak edişiyle gerçekleşir. Keyif, ruhun bir iltifat-ı Rahmanî'ye muhatap olduğunu bilmesiyle yerini bulur, tadını yerleştirir. Öbür türlü, lezzeti sırf tensel bir parmak çalmaya indirgemiş, keyfi sırf bedenî ve materyal bir kaçamak olarak sığlaştırmış oluruz.. Lezzet ya helâl lezzettir ya da lezzet değildir. Keyif ya helâl dairesi içindedir ya da keyif değildir. Şu halde, "Helâl dairesi keyfe kâfidir" sözünü, "Keyfinizi helâl dairesi içinde arayınız" diye de okuyabiliriz. Böyle olunca da, helâl dairesi içindeki keyfimizi, sırf daha çok nimet tadıp, daha çok lezzet tecrübe edip her birinin şükrünü doya doya yapmak adına genişletmek gibi bir misyon düşüyor omuzlarımıza.
Helâl dairemizi sırf kendi taassuplarımız yüzünden iyice daraltıp, sığlaştırıp, yozlaştırıp, yavanlaştırıp gözümüzü dışarıya kaydırmak, nefsimizi dışarıya karşı iştahlandırmak bizi iman lezzetini tatmaktan alıkoyduğu gibi, en başta "hısn-ı hasinimiz" yani son sığınağımız olan yuvamızı evimizden ve elimizden çıkarma tehlikesini getiriyor. Öyleyse aşktan korkmamalı.. Cismânisiyle, maddisiyle, tensel olanıyla aşkın bütün meyvelerini, haram olarak sunulan tüm sığ ve yoz lezzetlere inat, helâl dairemiz içinde, ama içinde yaşamaya niyetli olmalıyız. Unutmayalım ki, tensel olan lezzet, ruhsal olanın yerine geçen bir lezzet değil, onu kuşatan lezzettir. Bir şeyin cismanisine aşina olmayan onu ruhsal olarak da taşıyamaz. Tensel hazlar ruhani hazların rakibi değil mütemmimidir, İçeriğidir. Maddî lezzetler manevî lezzetlerin yerine geçmez, manevi lezzetler içinde tamamlanır, tekmil olur.
Şu halde, "helâl dairesi", bir muhayyel "haram dairesi" olmadığına göre, lezzetin, keyfin, hazzın, saadetin, tatminin gerçekleştiği, sahihleştiği, derinleştiği tek zemindir. Haramlı lezzet mümkün değildir, helal dairesi dışında keyif eksiktir, kusurludur, yaralıdır, gölgelidir ve aslında yoktur. Öyleyse helâl dairemizin, lezzetin hakkını verdiğini ve bizzat lezzet kaynağı olduğunu bilerek, rahatça, korkmadan, ürkmeden genişletmeli, derinleştirmeliyiz. Aşkın hazzını, muhabbetin tadını içe doğru genişleyerek alabileceğimizi ve çoğaltabileceğimizi bilmeliyiz. Mahremiyet ve gizlilik, tesettür ve saklılık, cismânî ve cinsî keyifleri yok ediyor değil, helâl "bitanemiz"in şahsında, insan derinliklerine muhatap olmanın coşkusuyla ve kalbî keşiflerin heyecanıyla çoğaltıyor, çeşitlendiriyor, sahihleştiriyor.
Şimdi, baştaki sorularımıza cevap verebiliriz belki. Ayinenin cilvesi, arkasında sakladığı sırrından gelir. Ayine ile yüzleşen kişi muhatap olduğu cilveyi, ayinenin ardında saklı sırra borçludur. İnci, sırf helâline görünmek ve onun gözünde parlamak için uzun bir zaman istiridyenin içine kapanır, kapalı durur, kendini denizin karanlığında hoyrat gözlerden setreder. İncinin kıymeti tesettüründen gelir; canlar yakan güzelliğini helâli için saklar, besler ve büyütür; öylece helâlinin tenine değdikçe parlamaya, dirilmeye ve yeni parıltılar kazanmaya başlar.
Peki ya aşk? Aşk, sokakta üryanlaşmış, vitrinlerde bayağılaşmış, billboardlarda ağyar gözlerce yağmalanmış, reklamlarda yaban şehvetlerin oyuncağı olmuş gözde "manken"lerle, paha biçilmez "star"larla değil, cilvesini helâline sunmak üzere mahrem sırlar takınmış, gözlerinin tebessümünü yârine ikram etmek üzere tesettürler içinde gizlenmiş “göz aydınlığımız", "eşsiz inci"lerimiz olan helallerimizle yaşanır.
Kısacası, helâlimize olan sevdamız aşka olan seferimizdir aynı zamanda...
Aşkımız ve helâlimiz aynı yerde bekler bizi...
________________________ Kaynak: Senai Demirci, Aşka Dair Öyküler Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|