[Aşk Hikayeleri]
DERİN SEVDA, DERİN SESSİZLİK [Aşk Hikayeleri]
Lise 1-Birinci Dönem
İngilizce dersinde yanıma bir kız oturuyordu. Onun için "Benim en iyi arkadaşım" diyordum. Gerçek bu değildi. Onun ipek gibi saçlarına bakıp benim olmasını istiyordum. Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu. Bunu biliyordum. Bir gün dersten sonra kalktı ve önceki gün sınıfta olmadığı için kaçırdığı dersin notlarını istedi. Notları verirken göz göze geldik. Tebessüm etti. Yüzündeki derin gamzeler daha da derinleşti. Onu sadece bir sınıf arkadaşı olarak görmediğimi bilmesini istiyordum. Onu çok seviyordum ama ona söyleyemiyordum. Nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum.
Lise 1-İkinci Dönem
Bir dönem boyu onunla hep yanyana olduk. Sömestr tatilinde en çok özlediğim onun gözleri oldu. Bahane bulup evlerini ziyarete gittim. Ailesiyle tanıştım. Gözlerini ve gamzelerini annesinden almıştı. Kendine ait bir odası vardı. Düzenli, sevimli ve sıcak bir oda. Sürekli günlük tuttuğunu söyledi. İlkokul günlerinden beri neredeyse yaşadığı her gününü kaydetmişti. Okul yılları kadar günlük defteri vardı. Elinin hemen altında tuttuğu beyaz kaplı defteri bu yıl yazıyordu. Üzerinde kırmızı bir lale motifi vardı. Okumamam gerektiğini bildiğim için iç sayfalarını çevirmedim. İçeride bir başkasına ait bir aşkın yazılı olması ihtimali bile beni dehşete düşürdü. En iyisi kapalı kalsındı. Onu çok seviyordum ama ona söyleyemiyordum. Nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum.
Lise 2- Birinci Dönem
Sevdiğim kızla yanyanayım. Bir başka umutla bakıyorum gözlerine. O güzel gözlerin ardında saklı olanı bir okuyabilseydim... Aynı mekanı paylaştığımız halde onu öylesine uzak görüyordum ki kendime... Sanki aynı saatin kadranında, yanyana dönüp duran akrep ve yelkovan gibiydik. Yanyana ama farklı zamanlar için dönüyor gibiydik. Ben yelkovan gibi koşuyordum, kovalıyordum. O ise bir akrep gibi ağır, aldırışsız ve sakin. Biraz olsun kıpırdamak için benim koşuşturmamı bekliyor gibi. Hâlâ o güzel gözlerinde bir umut ışığı arıyorum. Umutlanmak için gözlerine her baktığımda, garip biçimde dilim tutuldu, ağzım kilitlendi. Derin ve yapışkan bir suskunluğa yuvarlanıyorum. Susuyorum. Onu çok seviyordum ama ona söyleyemiyordum. Nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum.
Lise 2-İkinci Dönem
Telefonum çaldı. Arayan oydu. Ağlıyordu. Bana aşkın nasıl kalbini kırdığını anlattı. Beni evine çağırdı. Yalnız kalmak istemediğini söyledi. Koşa koşa gittim. Her zamanki gibi yanına oturdum. Güzel gözlerine bakmaya çalıştım. Yine suskunluk sardı her yanımı. Sanki konuşunca eriyiverecekti aşkım. Dokununca dağılıp tuz buz olacaktı sevdam. Gözlerinin derinliğinde umut ışığı aradım yine. Bir süre yanında kaldım. Sessizliği paylaştık. Suskunluğu çoğalttık aramızda. Biraz olsun teselli ettiğim için memnundum. Bana her şey için teşekkür etti. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum. Onu çok seviyordum ama ona söyleyemiyordum. Nedenini bilmiyordum ama çok utanıyordum.
Son Sınıf
Mezuniyet töreninden bir gün önce yanıma geldi. Birlikte hazırlandık. Diplomasını almak için sahneye gelirken sanki havada süzülen bir melek gibiydi. Akşam onu evinin kapısına kadar bıraktım. Kapının önünde ona baktım. O da bana baktı o güzel gözleriyle. Bana hayatının en güzel gününü geçirdiğini söyledi. Onun benim olmasını istiyordum. Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu. Bunu biliyordum. Onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum.
Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum. Onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum. Nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum.
***
Aradan yıllar geçti. Düğündeyim. Çok sevdiğim kızın düğünündeyim. Damat olan ben değilim elbette... Nikah için sorulan soruya "Evet, kabul ediyorum" demesini ve yeni hayata girmesini izledim hüzünle. Sonra tüm davetliler gibi bir teşekkür de ben aldım. O güzel gözleriyle bana baktı. Tekrar umutsuzluğa ve suskunluğa düştüm. Teşekkürüne karşılık bile veremedim. Dilim düğümlendi. Sonra gözlerini benden sonraki davetliye kaydırdı. Benim olmasını öyle çok istemiştim ama söyleyememiştim işte...
Sonraki yıllar da çabuk geçti. Gözlerini hiç unutamadığım uzun yılların ardından onun acı haberi geldi. Kanser tedavisi gördüğü hastanede hayata veda etmişti. Şimdi beraberiz. O bir tabutun içinde, ben yine davetliler arasında ve suskun.
Cenazeden sonra kızının genç yaşta ölümüyle yıkılan annesini ziyarete gittim. Sessizce ellerine vardım, öptüm. Fısıltıyla baş sağlığı diledim. Kızınınkine benzeyen yaşlı gözlerinde söylenmemiş aşkımın izlerini aradım. Bu gözlerle yeniden karşılaşınca dilimi düğümleyen, ağzımı kilitleyen o duygu yeniden bastırdı. Onu çok sevmiştim ama ona söyleyememiştim. Nedenini bilmiyordum ve hâlâ utanıyordum.
Toplanan eşyaları arasında masanın üzerine itinayla yerleştirilmiş ciltli ve süslü defterleri gördüm. Müsaade isteyerek en üstteki defteri karıştırdım. Hasta odasında geçirdiği günlerin notlarını inceledim.. En son sayfadaki titrek yazı ve vedaya benzeyen dualarını okudum.
En dipte duran iyice eskimiş kırmızı laleli beyaz kaplı defteri çektim. Lise yıllarında tuttuğu günlük... Bu defa okuma hakkım olduğunu düşündüm. Kendime ait bir şeyler bulma ümidiyle karıştırdım sayfaları. Adımın geçtiği sayfada şunlar yazıyordu:
"Onun gözlerine bakarak benim olmasını istiyorum. Onu sadece arkadaş olarak görmediğimi anlamasını umuyorum. Onu çok seviyorum ama söyleyemiyorum. Utanıyorum. N'olur Allah'ım yarın bana 'Seni seviyorum' desin..."
________________________ Kaynak: Senai Demirci, Aşka Adanmış Öyküler Hazırlayan: Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|