[Aşk Hikayeleri]
GÖZ: PERDE, PERVAZ [Aşk Hikayeleri]
O Sevgili ki, temaşası göze zinet verir.
Hasreti ağlayan gözlerin rahatını kaçırır.
Göz, bize o Sevgiliyi görmek için lazım.
Yoksa Sevgilinin yüzünü görmedikten sonra göz neye yarar?
(Molla Cami)
Göz; gördüğümüz ve kör olduğumuz yanımız. Göz, kendine kör, başkasına göz. Kör beyaz ortasında bir kara ayine. Başkasına bir ışık dokunuşu kadar yakın, kendi üzerinde kararsız. Kendi gövdesinin gölgesinde yitmiş küre. İnsan yüzünde sınırsız bir ay tutulması. Kendi yüzüne karanlık. Işıktan sevdalara tutkun, rengarenk aşklara dalgın göz.
Göz karadır, kaş karadır, kirpikler karadır, saçlar zifir gecedir. Gözün pervazından bakınır ruhumuz. Kudret, kapkara bir menzilden aydınlıklara açar ruhumuzu. Kara kaşların arasından delici bir bakış sıyrılıp gelir ansızın. Ok gibi kirpiklerin ucundan okşayıcı bir edâ süzülür bazen. Bir gözyaşı, kirpikler üzerinde kristalleşirken hüznün heykeline dönüşür. Yanaktan süzülüp düşerken gözyaşları, nice yiğitleri vurur, devirir. Ağlayışın tuzağında aldatıcı taneler olur gözyaşları, ayaklara dolanır.
Gözden kâinat görünür, yüzde semâ dürülür, bakışta zaman durulur ve tebessümün göz kenarlarına ulaşan kıvrımlarından güneşler doğar. Gözler yeryüzünün en parlak yıldızlarıdır. Işığını ruhtan alır, ateşini kalpten tutuşturur. Yüzün coğrafyasında sonsuz yumuşaklıkta bir aydınlık olarak dolaşır. Bütün zamanların en parlak gündüzüdür gözler. Ve yıldızları avuçlarımıza dökülen mehtaplı bir gece saklıdır karasında. Bazen siyah ve derin. Bazen mavi ve serin. Bazen bal renkli, deli. Ama mutlaka dipsiz, mutlaka sonsuz ve kıyısız. Göz, denizdir, göktür ve hatta dağdır, taştır, kupkuru çöldür. Başka her şeyi gören ancak bir kendini görmeyen göz, nicelerinin battığı bir kuyudur. Bu yüzden olmalı ki, hemen yanı başında bir güzel Yusuf bakışı bekleşir. Ferhad'in delemediği dağ, Mecnun'un gidemediği çöldür gözler. Tutkulu bir Züleyha, ulaşılmaz bir Şirin ve ele avuca gelmez bir Leylâdır. Yakınımızda ve yanımızdadır lâkin erişilmez ve ulaşılmazdır. Hiç teklifsiz, gözümüzden içeriye dalar bakışlarıyla, ancak göze alınamaz gurbetlere taşır ruhumuzu, gözle görülmez helâketlere savurur yüreğimizi.
Gözler ince ve narin bir kadeh gibidir. Işığı, bakışı ve varoluşu saklar ve sunar. Bir sâki gibi somut güzelliği güzel gören ruhlara sunar, içirir, doyurur. Varlığın kolayca sığdığı incecik bir fanus, insan ruhuna beşiklik eden sınırsız ve sakin bir okyanustur gözler.
Dünyanın bütün denizlerinin varıp varabileceği en güzel sahil bir çift gözdür. Göğün bütün yıldızları gözlerimizden ateş alır, arzın bütün mumları gözlerimizden tutuşur. Pervaneyi ateşin göğsüne atan gözleridir. Aşkı, kalbin kıvrımlarından taşırıp yeryüzüne taşıyan gözlerdir.
Gözler güzelliğin penceresidir. Öyle ki, bu pencerenin neresinden bakarsanız bakın güzelliği görürsünüz. İçeriden dışarıya bakarsanız; "ruh bu alemi o pencere ile seyreder." Göz, içeriden dışarıya doğru, kâinat kitabının mütalaacısı, âlemdeki mucizelerin seyircisi, yeryüzü bahçesindeki rahmet çiçeklerini dolaşan mübarek bir arıdır. Dışarıdan içeriye bakarsanız, gözün karasına saklanmış sevdalı bir kalbin, bakışlardan taşan derin bir ruhun kımıldanışlarını görürsünüz. Sonsuz derindir gözün kuyusu, perdesi sonsuz kalın, sonsuz incedir. Belki de bu yüzden gözlerin buluşması, ruhların vuslatıdır. Şimdilik, göz penceresinden ne içeri ne de dışarı bakalım; sadece pencerenin pervazlarını bir gözden geçirelim. Gözün pervazında nice şiire ilham olmuş, nice güzelin güzelliğine sembol olmuş öylesi güzellikler varedilmiştir ki, sanki şairler onca yıldır gözün pervazında oyalanmışlar, gözden içeri bakmaya vakit bulamamışlar gibi.. Aşıkların, Sevgili'ye yol bulmak için uğradıkları, Sevgili'den yüz bulmak için dolaştıkları 'kaş', 'kirpik' ve 'gözyaşı' sembolleri, tıp ilmine göre gözün korunmasına hizmet eder. Oysa bizim bildiğimiz sanatlar içinde koruma ve estetik amaçlar ters yönde işler. Bir şey ne kadar koruma amaçlıysa, o kadar estetikten yoksundur. Ne kadar estetik amaçlıysa, o ölçüde de korunaksız kalır. Gözün pervazında iş böyle değildir. Kaş, kirpik ve göz yaşında, estetik ve koruma amaçları birbirini engellemez. Kaşlar, kirpikler ve gözyaşı, koruma amaçlı oldukları halde, estetikten yoksun olmak şöyle dursun, estetiğin sembolü olacak denli güzeldirler. Keman kaşlar, ok kirpikler ve ruhun billurlaştığı gözyaşı ve nice aşığı savunmasız bırakan süzgün, nazlı, hafif çatık kaşlı gamzeli bakışlar... Hepsi, gözlerin pervazında bekleşir.
Ve bizi gözde görülür güzellikten gözle görülür güzelliklere çağırır. Gözümüz yerinde değilken, gözümüzü yerli yerine koyan Ebedi Nazar görünür gözümüzün pervazından.
____________________ Kaynak: Senai Demirci, Aşka Dair Öyküler Hazırlayan:www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|