[Tanıdığım Ünsüzler]
O BİR ALLAH KULU [Tanıdığım Ünsüzler]
Başbakanlığın önüne dükkanın yazar kasasını atan, çeklerini ödeyemediği kamyonunu bırakan, bakamayacağına inandığı çocuğunu terk eden insanları tanırız da sessizce silleyi sineye çeken insanlarımızı tanımayız.
Onlardan biri, bana hanımını şikayet ediyor, "Hocam, benim hanım beni desteklemiyor" diyor ve konuşmasına açıklık getiriyor:
"Üç aydır işsizim. Her gün iş aramak için evden çıkıyorum ve eli boş olarak dönüyorum. Gittiğim bütün kapılar yüzüme kapanıyor. Ev kiralık. Gelir yok. İki çocuk var biri okula gider. Hayır ve şer Allah'tan olduğuna göre ben Allah'a küsüyorum ama hanım küsmüyor, bana destek olmuyor. Bir de sen anlatıver hanıma da oda benimle beraber olsun ve beraber küselim" diyor.
Dedim ki, "İbrahim'i tanırsın. Bu güne kadar tanıdığın veya gazetelerde okuduğun, veya filmlerde izlediğin en karamsar hayatlardan hangisi, onun başına gelenlerin dengi olabilir?
İbrahim'le geçen yaz bir araya geldiğimizde otuz üç yıllık arkadaşlığımızın iyi ve kötü anlarını konuşurken hiç şikayetçi olmadığını, hatta "Allah'ım, ben dertlere, belalara alıştım. Eğer kulların bazı sıkıntıları mutlaka çekecekse sen onları da bana ver, hatta Ümmeti Muhammed'in başına gelecek belaları bana ver. Ben alıştım, sevgiliden dayak yemenin tadına da doyum olmuyor" diyordu, dedim.
"Şimdi sen söyle İbrahim'le kendini kıyasladığında sen ne durumdasın? diye sorduğumda "Ben onun durumuna dayanamam hocam" diye cevap verdi.
Ağaçlardan çiçekler dökülmeye başlayınca şair feryat etse de, bahçıvan sevinir. Çünkü çiçeğin gidişi, meyvenin gelişi demektir.
Her şeyi donduran, hatta sulara bile düğüm vurup akıtmayan kış, baharın müjdecisidir.
Fırtınaların ardından yağmur, dikenlerin ardından gül gelir. Mum yanmaya başlayınca ışık verir.
Zıtlar dünyasında yaşıyoruz. İman ile küfür, kıldan ince bir çizgiyle ayrılır. Geceyle gündüz ardı ardına gelir. Gül yanakla siyah zülüf birlikte yaşarlar. Yar ile ağyar yan yana olurlar. Gül ile diken aynı dalda biter.
"Gamı alem, beni Adem içindir" demişler. "Dünyada gamsız, kedersiz adam yoktur. Eğer varsa o da adam değildir" demişler. Kainatı içine alabilecek kadar geniş olan gönlümüz ise gamlarla kederlerle bulanmaz. Dalgayla denizin bulanmadığı gibi.
"Simaya layık sille vurulur" "Dağına göre duman" demişler.
Işık vereceksen ağlamaktan korkmayacaksın. Mum hem ağlar hem ışık verir.
Emel ile elem aynı harflerle yazılır. Emeli olanın elemi olur.
Aynanın önünden fil, karınca, aslan, ceylan, katil, adil kim geçerse geçsin aynadaki görüntüler aynaya zarar veremedikleri gibi, Mümin insan da olumlu ve olumsuz olaylara içinde rol aldığı tiyatro gibi bakar ve hep iyi roller almaya çalışır.
____________________ Kaynak: Mahmut Toptaş (Ayasofya eski imam hatibi, Şifa Tefsiri müellifi), Tanıdığım Ünsüzler, Cantaş Yay., 2003. Hazırlayan: Kerim Melleş,www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|