[Tanıdığım Ünsüzler]
O BİR İMAM [Tanıdığım Ünsüzler]
Onu 22 yıldır tanırım. Kendisi hafız olduğu gibi üç oğlunun üçü de hafız. Çocuklarını Hafız yaptıktan sonra İmam Hatip ve İlâhiyat Fakültesine gönderir.
Yalnız kendi çocuklarıyla ilgilenmez. Gücünün yettiği, elinin erdiği kadarıyla başka çocuklara da yardım eder. Hafız yetiştiren Kur'an Kurslarına yardım etmenin yollarını bulur ve yardım eder.
Üniversite öğrencilerinden gelip de durumunu arz edenleri gücüyle orantılı olarak düzeltmeye çalışır. Bazı öğrencilere düzenli burs temin eder.
Onun camisi bütün camilerin en temizidir. Abdest alınan yerden tuvaletine kadar her taraf yağ döksen yalanır şekilde tertemizdir. Güz mevsiminde Caminin bahçesine düşen çınar yaprakları aynı gün temizlenir.
Kışın caminin çeşmelerinden sıcak su akar, yazın caminin avlusundaki buzdolaplarından bütün insanlar soğuk su içerler. Caminin içi kışın sıcak, yazın serin tutulur. İsmini, cismini kirletmediği gibi sarığının beyazını da kirletmez. Ölünün gözünden yaş çıktığını gören olmamış ama bu İmamın evinden yaş çıkıyor. Dostlarla beraber olmak ve yemek yedirmek onun tabii hallerindendir.
Yıllardır aralıksız olarak ayda bir hatim iner. (Yani Kur'anı baştan sona kadar okur) Bir gün düşünür taşınır düzenli olarak ilgileneceği bir öğrenci gurubu edinmeye karar verir. Sahibi tarafından satılmak üzere yeni boşaltılan bir apartmanın sahibine gider ve bu apartmanın tamamını kiralamak istediğini bildirir. Mal sahibi, apartmanın satılık olduğunu bildirince imam efendi kiralama nedenini söyleyince, mal sahibi düşünür taşınır ve imam efendiye:
"Sen benden zengin değilsin. Bizim de camiyle cemaatla fazla bir ilgimiz olmadı. Ben bu apartmanı satmaktan vazgeçtim ve kira ücreti almadan senin emrine veriyorum. Buyur anahtarları. Hayırlı olsun" der.
Dayanıp döşenen bu apartmanda bir fakültenin öğrencilerinden 20 kadarını seçerek, Yeme, içme, yakıt masrafları da İmama ait olmak üzere alır.
Öğrencilere akşamları, Tefsir, Hadis, Fıkıh derslerini şehrin en iyi öğretim üyelerine verdirir. "O İmamın sahip olduğu imkanlara sahip olsam ben de yaparım" demeyin. İmamın kendi ailesinden de hanımının ailesinden de ona kalan bir zenginlik yok. Pazarın bir köşesine durup akşama kadar limon alıp satan ve bunu her geçen gün ilerleten, her sabah köşesine gelen ve işini iyi takip eden bir limoncuya onu uzaktan takip eden bir iş adamı bir gün iş teklifi yapar ve o limoncu da büyük iş adamları arasına katılır.
Cemaatiyle ilgilenen, camisini tertemiz tutan, vaktinde camiyi açan, kendi maaşıyla öğrencilere bilet parası da olsa yardım eden bir imamı uzaktan takip eden cemaatten biri "Al şu parayı da öğrencilere burs ver" deyiverir.
"O makamda olsam ben de güzel hizmet ederim" demeyin. Herkesin sahip olduğu bir gücü vardır. Elli voltluk ışığınız varsa, bodrumda olsanız da elli volt ışıtırsınız, en üst katta da olsa elli volt verirsiniz.
Siz gücünüzle bulunduğunuz yeri iyi ışıtırsanız, bir gün birileri bir üst yere de getirebilir. Halk getirmese bile Hâlik getirir.
____________________ Kaynak: Mahmut Toptaş (Ayasofya eski imam hatibi, Şifa Tefsiri müellifi), Tanıdığım Ünsüzler, Cantaş Yay., 2003. Hazırlayan: Kerim Melleş,www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|