[Tanıdığım Ünsüzler]
HER YERİ DERSHANE YAPANLAR [Tanıdığım Ünsüzler]
Vaiz şikayet ediyor "Cemaat camiye vaaz dinlemeye gelmiyor" diyor. Öğretim üyesi talebeden şikayetçi "Derslere katılmıyorlar. İlim öğrenmek için gelmiyorlar. Diploma almak için geliyorlar. Bizim zamanımızda böyle değildi" diyorlar.
Bir çok Prof. veya Doçentin dersine öğrencilerin katılmadığı saatte bir başka öğretim görevlisinin fakültenin programı dışında verdiği derslere katılan öğrenciler bir sınıfa sığmayınca fakültenin konferans salonunu dolduruyorlar.
Öğrencileri dersine çekemeyenler "İlmin yüzü soğuk da ondan" diye de bir tekerleme geliştirmişler ve kendilerini teselli etmişler. İlim, soğuk yüreklerden, çok soğuk bir dil ile dışarı dökülürse ondan herkes kaçar.
Bir İlahiyat fakültesinde Tefsir Profesörünün dersine öğrenciler girmezken, aynı fakültede bir doktorun dersine katıldıkları gibi başka sınıflardan ve başka fakültelerden de öğrenci gelerek derse izin alıp katılabiliyor.
Biri, adet yerini bulsun, paralar cebe dolsun, gerisi ne olursa olsun mantığıyla hareket ederken öbürü ibadet niyetiyle işe sarılıyor.
İbadet niyetiyle öğrencilerine sahip çıkan, öğrencilerini okul dışında da takip ediyor. Onların yeme, içme, yatma ve harçlıklarıyla da ilgileniyor.
Mezun olanları gittikleri köy, kasaba veya şehirde takip ediyor. Ziyaret ediyor. O şehrin insanlarına, okulun öğrencilerine nasıl faydalı olacağını kendi tecrübelerine dayanarak yönlendiriyor.
Maaşının dışında hiçbir geliri olmayan bu adam hem evini geçindiriyor, hem de gücü oranında öğrencilerini denetliyor ve yönlendiriyor. Hiçbir yardım severin yardımını da kabul etmeden hizmetini sürdürüyor. "Ben kendi maaşımı bile hak ettiği yere harcama konusunda Allah'a nasıl hesap veririm endişesi taşırken, senin vereceğin paranın sorumluluğunu nasıl yüklenirim? O parayı alıp güzel hizmet edenler de var sen onlara ver" deyip yoluna devam ediyor.
Okul dışında da ders halkaları oluşturmuş. Bütün derslerde anlattığı tek kitap Kur'a-ı Kerim. Tabidir ki, onu açıklayan hadisi şerifler. Her ders halkasının dersi ayrı. Bakara süresini okuyanlar, Yasin'i takip edenler, Maide'ye yeni başlayanlar. Bütün bunların takibini yapar.
Mezun ettiği öğrencilerden bir çoğu yaz tatilinde onun bulunduğu şehre gelenlerle bir kaç gün yine birkaç sürenin tefsiri yapılır ve gittikleri yerde bir sene içinde okuyacakları ve okutacakları sürelerin listesini öğrencilerine verir. Sene içinde en az bir defa onları ziyaret ederek ders durumlarını öğrenir.
Hanımının, oğlunun, gelinin de ders halkaları vardır. Evleri misafirsiz kalmaz. Bakkaldan veresiye alış veriş yapmazlar, kimseye de borçlu değiller.
Araba alıp borca girmedi. Bisiklet, şehir içinde onu her yere taşıyor. Araba parası, benzin parası, tamir parasını hizmete harcıyor. Koltuğa, vitrine vereceği paraları hizmete harcıyor. "Ne olacak bu milletin hali" demiyor. "Ben Allah'ın bana verdiği bunca nimet karşılığında ben görevimi yerine getiremezsem ne olacak benim halim?" diyor ve bir gününün on sekiz saatini Allah'ın kitabını anlama, anlatma ve yaşamaya ayırıyor.
İzzeti, itibarı, arabada, koltukta, güzel giyeceklerde aramıyor, Allah'ın kitabına hizmette arıyor.
Bu dünyada bankası, parası, makam ve mevkisiyle itibar görenlerin elinden bu imkanlar gittiği gün şakşakçılarının Yuhaaacılara döndüğünü her gün görmekteyiz.
Ya ahiretimiz nasıl olur? Bir düşünelim.
____________________ Kaynak: Mahmut Toptaş (Ayasofya eski imam hatibi, Şifa Tefsiri müellifi), Tanıdığım Ünsüzler, Cantaş Yay., 2003. Hazırlayan: Kerim Melleş,www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|