[Tanıdığım Ünsüzler]
SEYYAR KİTAPÇI [Tanıdığım Ünsüzler]
Boylu poslu, uzun sakallı, omuzu çantalı bir adam. Adam ama adam gibi adam. Adamlığını, alış-verişiyle ortaya koymuştur.
Kitapçıları gezer, yeni yayınları takip eder. Önemli gördüğü kitapları okur. Okunmaya layık gördüklerinin bir kaçını satın alır ve o geniş çantasına koyarak satışa başlar.
Girdiği dükkanda satamadığına gam yemez. Çünkü satmak istediği kitabın özetini çoktan o adama anlatmıştır o.
Maksat kitap satmak değil, gaye kitabın mesajını ulaştırmaktır. O da kitabı tanıtmak için yaptığı konuşmayla kitabın mesajını özetlemiş oluyor.
Sattığı kitaplar, yazarın kanaatlerini yansıtıyorsa en iyi yazar da olsa o kitabı satmaz.
Onun satacağı kitaplar, mutlaka Allah'ın kitabını, Rasulü'nün sünnetini yansıtmalıdır. Işığını Kur'an ve Sünnetten almayan kitabı satmaz. O tür kitapları satanlar var. Hem de pek çok diyerek yoluna devam eder.
Türkiye'nin en meşhur vaizlerinden biri geçen gün bana "Ben Kur'an-ı Kerim'in tefsirini emekli oluncaya kadar okumadım. Senin "Şifa Tefsiri" isimli sekiz ciltlik eserini emekli olduktan sonra okudum da çok şükür Rabbimin huzuruna Onun kitabını bir defa okuyarak varacağım" dedi.
Çantasında kitapçılık yapan bu dostum, yazar çizer takımını da ziyaretler yapar, günün konuları üzerinde konuşurken, sanki bilmiyormuş gibi öğrenmek için soru sorarken yazarımızın kalemini yönlendirir.
Son günlerde çıkan ve satmakta olduğu kitabın en can alıcı noktalarını çok ince bir girişle karşı tarafa aktarıverir.
Doların önünde takla atan, sahip olduğu her şeyi dolar için satan bir kısım insanlarımız bu adam gibi adam için "O da rant peşinde" diyebilirler. Evet o da para kazanıyor ama bu paralarıyla villa filan almıyor. Evinin geçimini temin ediyor. Elli kadar öğrencinin kaldığı yurdun ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. O yurtta Allah'ın kitabını, Rasulü'nün sünnetini öğrenmek isteyenlere imkan hazırlıyor.
Ben, bu değerli insanı her görüşümde bundan Kırk yıl önce Toros'ların eteğinde, kuş uçmaz, kervan geçmez köyümüze gelip eşeğinin sırtında getirdiği Hz. Ali'nin Cenkleri veya Kerem ile Aslı, Sürmeli Beyle Telli Senem gibi aşık kitapları satan adamı hatırlarım.
Benim ilk okul kitaplarının dışında, ilk okuduğum kitaplar bunlardı. Kur'anı Kerim ve bu kitaplardan başka kitap bilmezdik.
Şimdi İstanbul gibi kültürün merkezi olan bir şehirde sırtındaki çantayla kitapçılık yapan bu insana ben sevgi ve saygı gösterirken o bizim köye gelen adını ve nereli olduğunu bilmediğim adama da saygı gösteriyorum.
Birkaç ay önce yurdu polisler basar. Kur'an ve Sünneti Arapçasından okutan hocaları tutuklarlar. Seyyar kitapçı kayıplara karışır.
Önce bir avukat tutar ve İstanbul'un öbür ilçelerinde yine kitap satmaya devam eder. O biliyor ki, ilk duruşmada tahliye olacaklar. Öyle de olur.
"Hocam işsizim" diyenlere işte iş. Hemen bir kitapçıya gidiniz ve İnsanlık ailesine en yararlı kitap olan Kur'an- Kerim tefsiri, Efendimiz'in Sünnetini ve Fıkhı anlatan her hangi bir kitabı alınız ve dükkan dükkan dolaşarak satmaya başlayınız. Bir ay sonra tahmin edemeyeceğiniz miktarda satışınız olacaktır. Sevabınızı Allah bilir. O, sizin niyetinizle alakalı bir şeydir.
____________________ Kaynak: Mahmut Toptaş (Ayasofya eski imam hatibi, Şifa Tefsiri müellifi), Tanıdığım Ünsüzler, Cantaş Yay., 2003. Hazırlayan: Kerim Melleş,www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|