[Tanıdığım Ünsüzler]
DİSİPLİNİN GETİRDİKLERİ [Tanıdığım Ünsüzler]
Deniz kenarındaki bir tatil köyünde, cami avlusunda küçük çocukların oyun oynadığını gören elli yaşlarındaki bir bürokratımız, hemen harekete geçer ve caminin kapısına kadar gelir içerdeki görevliyi çağırtır.
Hemen ceketinin düğmelerini ilikleyerek gelen müezzin "Buyurun efendim "der.
Burnundan kıl aldırmayan, çatık kaşlı, asık suratlı, hazinenin arpalığından tatil yapan bu bürokratımız: "Sen mi okutuyorsun bu çocukları?" diye sorar.
Müezzin: "Şu içerde görünen beğ, imama yardım ediyor efendim"
Bürokrat: "Çağır onu buraya."
Müezzin içeri girer ve hemen geri gelir "O buraya gelsin diyor efendim"
Bürokrat: "O kim oluyor da beni ayağına çağırıyor?"
Müezzin: "O, eski bir asker efendim."
Bürokrat, ceketinin düğmesini ilikler, boğazını temizler, ayakkabısını çıkarır ve ders okutan beyefendinin yanına varır ve "Sizi tebrik ve teşekkür etmek istemiştim. Başarılar dilerim" der.
Talat Aydemir olayında askerden atılan 1449 kişiden biri olan bu değerli insanla ben 1981 yılında tanıştım.
O yıl Kur'an okumaya başlayan bu beyefendi, şimdi Kur'an-ı Kerim'deki her sürenin ve her ayetin nerede, nasıl, niçin indiğini, hangi sahabeyi ilgilendirdiğini, o sahabenin soy kütüğünü, Kur'an'daki her kelimenin Kur'an'da kaç defa geçtiğini, ve nerelerde hangi manaya geldiğini ezbere bilir.
Çocuğunu cami derslerine göndermek istemeyenleri anlayışla karşılayıp onlara özel ders verir.
İmamlarla birlikte Kur'anı baştan sona her kelimenin sarf, nahv (Dilbilgisi yönünü) ve lügatini inceleyerek bir ders yapıyorlar.
Yakın ilçenin imamlarına Arapça ders veriyor.
İki yıllık İlâhiyat öğrencilerinin Arapçalarını takviye ediyor.
Haftada 24 derse katılan bu yiğit adam, biraz rahatsızlandığı için haftalık dersi on altı (16) saate indirmiş.
Bu zeki, çalışkan, gayretli, boşa vakit harcamayan değerli ilim adamına "Bunu nasıl başardın?" dediğimde "Önce Allah'a, sonra askeri lise ve Ankara Harp Okulunda edindiğim bilgiye ve disipline borçluyum" dedi.
Aynı şehirde mangalda kül bırakmayan biri de 1981 уılında bana "Hocam bu ülkenin hali ne olacak?" diye sormuş ardından da "Emrine hazırım" demişti. Ben de ona: "Kur'an okumasını öğren" demiştim.
Bu yıl aynı adam yine "Hocam, bu ülkenin hali ne olacak" diye sordu ve laf etmekten zaman bulamadığı için 22 senede Kur'an okumasını da öğrenemedi.
"Vakit, Nakittir" diyen atalarımızın sözüne uyalım ve ömrümüzün her saniyesini bize ömür verenin yolunda tüketmeye çalışalım.
____________________ Kaynak: Mahmut Toptaş (Ayasofya eski imam hatibi, Şifa Tefsiri müellifi), Tanıdığım Ünsüzler, Cantaş Yay., 2003. Hazırlayan: Kerim Melleş,www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|