O GÜN EMİRDAĞ'IN PAZARIYDI. Gündüz akşama kadar toptan şeker satmış ve hasılatı dükkana koyarak eve gelmişlerdi.
Gece yarısı kapı hızlı hızlı çaldı.
Mehmet Çalışkan kapıyı açtı. Kapıdaki kayınbiraderiydi.
"Kalkın kalkın, çarşıya koşun! Çarşıda yangın çıktı..."
Mehmet Çalışkan pencereyi açtı, baktı.
Gökyüzü alevler içindeydi. Duman her tarafı sarmıştı.
Alelacele üzerini giydi, çarşıya koştu, Ceylan da arkasından koşup babasına yetişti.
Köşedeki Özel İdare binasında yangın çıkmış ve yangın ahşap binalardan yayıla yayıla her tarafı sarmıştı.
Yangın, Ceylan'ların dükkanının yanındaki binaya kadar gelmişti.
Gündüz elde edilen kazancın tamamı dükkandaydı ve dükkan mal doluydu. Bütün sermayeleri içerideydi.
Mehmet Çalışkan, oğluna:
"Ceylan koş, Üstada haber ver," dedi. "Bize dua etsin. Dükkan yanmasın!"
Ceylan koşarak Üstada geldi. Nefes nefese kalmıştı. Heyecandan ne diyeceğini toparlayamadı:
"Üstadım yanıyoruz, mahvolduk! Dua edin..." dedi ve tekrar çarşıya koştu.
Bediüzzaman'ın aklına dükkandaki Risale-i Nur'lar geldi. Ayetü'l-Kübra risalesi matbaada yeni basılmış ve bir süre Ceylan'ların dükkanında muhafaza edilmişti.
İki gün önce, "O risaleleri buraya getirin" dediği halde, unutmuş getirmemişlerdi.
Bediüzzaman, Risale-i Nur'u ve Ayetü'l-Kübra risalesini şefaatçi yaparak:
"Ya Rabbi, kurtar!" diye dua etti.
Yangın üç saat devam etti. Özel İdare binası ve çevresindeki bütün binalar ve dükkanlar yandı, yerle bir oldu.
Yangın çıkan binanın hemen bitişiğindeki Ceylan'ların dükkanı ise yangından hiçbir zarar görmedi.
Yalnız, yangını söndürmeye gelen halk, dükkanın camını kırmışlardı.
Bu yangın hadisesi konuşulduğu zaman Üstad, Ceylan'a takılırdı:
"Keçeli, senin kalbinde hâlâ dünya tamahı var."
Hazırlayan: A.Kerim Melleş www.facebook.com/KerimMelles
Kaynak: Bediüzzaman'la Yaşayan Öyküler-2 (Ömer Faruk Paksu) - Nesil Yay.
www.hikayearsivi.net