ESKİŞEHİR MAHKEMESİNİN İLK GÜNÜYDÜ. Isparta ve civarından toplanan yüz yirmi Nur talebesi, mahkeme salonunu doldurmuştu.
Dinleyici sandalyelerine de onlar oturmuşlardı.
Hepsi sanıktı.
Bediüzzaman ise, en öne, tek başına oturtulmuştu.
Savcı iddianamesini okuyordu: Tam üç yüz sayfa...
Başta Üstad Bediüzzaman olmak üzere, bazı Nur talebelerinin idamını, diğerlerinin ise ağır hapsini istiyordu.
Savcının bu talebi üzerine, Nur talebelerini bir korku ve telaş sardı. Hele de Üstadın idam edileceğini düşünmek onları perişan etmişti.
Bu sırada tüm bakışlar Bediüzzaman'ı takip ediyordu.
Bediüzzaman, dağılan tesbih tanelerini yerden toplamış, ayak ayak üstüne atarak cübbesinin eteğinde tesbih tanelerini diziyordu.
Gayet sakin ve rahattı. Savcının ne okuduğuna bakmıyor, iddianameyi de dinlemiyordu.
Onun bu tavrı bütün Nur talebelerini rahatlatmış ve cesaretlendirmişti.
Bediüzzaman, her zaman söylediği ve yaşayışıyla da gösterdiği Allah'a güveni ve teslimiyeti, en zor şartlarda ve en ümitsiz durumlarda bile ifade ediyordu:
"Korkmayın, üzülmeyin! İnançsızlığa boyun eğmeyin.... Allah inananlarla beraberdir."
Hazırlayan: A.Kerim Melleş www.facebook.com/KerimMelles
Kaynak: Bediüzzaman'la Yaşayan Öyküler-2 (Ömer Faruk Paksu) - Nesil Yay.
www.hikayearsivi.net