VAN NURŞİN CAMİİNDE talebelerine ders veriyordu. Kendisiyle birlikte yedi kişiydiler.
Günde iki öğün yemek yiyorlardı. Sabahları çayla peynir, akşamları ise bulgurlu çorba veya pilav...
Herkes başkasına yük olmamak için kendi yiyeceğini getiriyordu.
Bir gün talebeler bir teneke bulgurla biraz yağ getirdiler.
Bediüzzaman, Molla Hamid'e, "Bunları al, eve götür. Annen yemek yaparken kullanır" dedi.
Yemekleri Molla Hamid'in annesi yapıyordu. Molla Hamid de annesinin yaptığı bu yemekleri getiriyor, boşalan kapları geri götürüyordu.
Bediüzzaman, herkesin ekmeğini ve yemeğini eşit olarak paylaştırıyordu. Ama bu pay Molla Hamid'e az geliyordu. Bazen misafir de gelince bu pay iyice azalıyordu.
Bir gün Molla Hamid, Üstadın kendisine olan şefkatinden cesaret alarak:
"Üstadım, bizim ev bulgur dolu. Yemeği bol bol yapıp yesek olmaz mı?" dedi.
Üstad tebessüm etti:
"Kardeşim, ben azlığı veya olmadığı için böyle yapmıyorum ki," dedi. "Siz midenizi neye benzetiyorsunuz?"
Molla Hamid durakladı, bir şey demedi.
Bediüzzaman devam etti:
"Midenin üç hakkı vardır, bunlardan sadece birisi yemek içindir. Eğer siz böyle yapmaz da ölçüsüz doldurursanız, beş davarlık bir ahıra on beş davar doldurmuş olursunuz."
Hazırlayan: A.Kerim Melleş www.facebook.com/KerimMelles
Kaynak: Bediüzzaman'la Yaşayan Öyküler-2 (Ömer Faruk Paksu) - Nesil Yay.
www.hikayearsivi.net