Nöbetçileri, "Said Efendiyi niye kapıda bekletiyorsunuz? Bana niye haber vermiyorsunuz?" diye azarladı ve Bediüzzaman'ın koluna girerek yukarıya çıkardı.
[Bediüzzamandan Öyküler]
OTUZ YAŞLARINDAYDI. "Doğu Anadoluda bir üniversite açma" gayesiyle İstanbul'a gelmişti.
Bu, İstanbul'a ilk gelişiydi ve tarih 1907'yi gösteriyordu.
Gelir gelmez bir handa oda tutmuş ve kapısına şöyle yazmıştı: "Her suale cevap verilir, fakat sual sorulmaz."
Bu durumdan Şeyhülislâmın da haberi olmuştu ve onunla tanışmakta gecikmemişti.
Daha sonraki günlerde ise onun ilminden ve fikirlerinden fazlasıyla istifade etmişti.
Çok samimi iki dost olmuşlardı.
Bir gün Şeyhülislâmın bir mesele hakkında yanlış bir fetva verdiğini öğrendi. Soluğu Meşihat Dairesinde aldı. Bugünkü adıyla Diyanet İşleri Başkanlığında...
Kılık kıyafeti hiç de bir ilim adamını andırmıyordu.
Kapıdaki nöbetçilere emreder bir şekilde, "Bana Şeyhülislâmı gönderin" dedi.
Nöbetçiler, "Bu da kim?" dediler. "Şeyhülislâmla görüşmek bin bir merasime tâbi iken, bir genç gelmiş Şeyhülislâmı kendi ayağına çağırıyor."
"Git evlâdım işine," dediler. "Başımıza iş açma! Şeyhülislâmı görmek için daha on yerden geçmen lâzım."
Bediüzzaman, "Ona söyleyin, gelsin buraya" diye üsteledi.
Şeyhülislâmın çalışma odasının penceresi açıktı. Kapıdaki sesleri duymuş, cama çıkmıştı.
Kapıda nöbetçilerle tartışan kişinin Bediüzzaman olduğunu fark edince telaşa kapıldı:
"Eyvah!" dedi. "Yine yanlış bir iş yaptık galiba..."
Sırtına cübbesini alarak odasından çıktı, koşar adımlarla merdivenlerden indi.
Nöbetçileri, "Said Efendiyi niye kapıda bekletiyorsunuz? Bana niye haber vermiyorsunuz?" diye azarladı ve Bediüzzaman'ın koluna girerek yukarıya çıkardı.
Nöbetçilerin tavrından dolayı özür diledi. Kapıdaki hizmetçiyi de, "Bize kahve getir" diyerek yolladı.
"Said Efendi, ziyaret sebebinizi lütfeder misiniz?" dedi.
Bediüzzaman, "Yanlış bir fetva verdiğinizi duydum," dedi. "Sizinle bu meseleyi konuşmaya geldim."
"Tabi," dedi. "Başımızın üstünde yeriniz var. Buyurun..."
Bediüzzaman meseleyi uzun uzun izah etti. Doğrusunu anlattı.
Şeyhülislâm yanılmıştı.
"Yanlışımızı hemen düzeltelim," dedi Şeyhülislâm. "Sizden de Allah razı olsun. Kapımız her zaman açık."
Bediüzzaman müsaade isteyip ayrıldı.
Kapıdaki nöbetçiler, o giderken arkasından hayretle bakıyorlardı.
Hazırlayan: A.Kerim Melleş www.facebook.com/KerimMelles Kaynak: Bediüzzaman'la Yaşayan Öyküler-2 (Ömer Faruk Paksu) - Nesil Yay. www.hikayearsivi.net
Kaynak:
Hikaye-Öykü-Masal Arşivi: www.hikayearsivi.net
Bu hikayeyi beğendi iseniz, veya fikrinizi diğer ziyaretçilerle
paylaşmak istiyorsanız lütfen YORUMUNUZU
yapın. Sadece 1-2 saniyenizi alacaktır.
Önemli Not: Lütfen hikayeyi
kullanacaksanız; www.hikayearsivi.net den
alıntı yaptığınızı ve kaynağını belirtiniz.
|