Rivayet ediliyor ki: Dâvud aleyhisselâm'ın oğlu Süleyman aleyhisselâm, işlemiş olduğu hatasından ötürü itaba maruz kaldığında, kırk gün mülkü kendisinden alındı. Mütehayyir bir vaziyette başını alıp gitti. Eliyle istiyor, ona yemek verilmiyordu. Ne zaman ki "Bana yemek veriniz. Ben Dâvud'un oğlu Süleyman'ım" derdi, başı kırılır, kovulur ve dövülürdü.
Hikaye olunur ki, Hazret, bir hanımının evinden yemek istedi. Hanım onu kovdu ve onun yüzüne tükürdü. Bu durum devam etti. Tâ ki Cenab-ı Hak, hatemi (Süleyman'ın mühürünü) balığın karnından çıkardı. Cezanın kırk günü bittikten sonra yüzüğü parmağına geçirdi.
Râvî der ki: Hâtemi parmağına geçirir geçirmez, kuşlar gelip başında gölge yaptılar. Cinler, şeytanlar ve vahşîler gelip etrafında toplandılar. Kendisine karşı cinayet işleyenlerden bazıları kendisinden özür dilediler. O da: Daha evvel yaptığınızdan dolayı sizi kınamam. Şimdiki özür dileyişinizden dolayı da sizi övmem. Bu bir emirdir. Gökten geldi Muhakkak olacaktır, dedi.
Hazırlayan: A.Kerim Melleş www.facebook.com/KerimMelles
Kaynak: İhya'dan Hikayeler (Mahmut Yılmaz - Harf Yayınları)
www.hikayearsivi.net