Hayat, gökyüzünün mavi bulutlarında özgürce uçan bir kuş gibi korkmadan yaşamak. Yağmurdan sonraki gökkuşağı gibi renkli, baharda açan çiçeklerin kokuları gibi ferah olmalı.
Anadır, babadır, aşktır hayat. Aşktan korkmadan aşkını yaşayabilmek… Düşüp düşüp tekrar ayağa kalkabilmek. Kaybettim demeden, gerektiğinde vazgeçmeyi bilmek ve tekrar başlamaktır.
Bazen şiir, bazen öykü bazen türküdür hayat. Bazen sevgiliye yazılan bir mektup üzerine damlayan gözyaşı, özleyen ama özlenmeyen bir sevgilinin sesidir.
İnsanların çoğu aşka aşıktır. Aşkların kısa olmasının nedeni de bu olmalı. Fedakarlık varsa aşk oradadır. Gerçek aşkın ne olduğunu içinde kaybolan bilir, oda kaybolduğundan ne olduğunu anlatamaz. Şimdi herkes vermeden almak istiyor, ticaret gibi bir koy üç al.
Her zaman kahraman olamayız. Ama insan olabiliriz. Soğuk bir kış gününde içimizi ısıtan güneş gibidir sevgi… Biz nasıl olduğunu anlamadan içimizi ısıtıverir. Uzun zamandır hayatlarımızda sevgiye yer bulamıyoruz. Bize,sevgiyi anlatan bir olayı haber yapamıyoruz.Gerçek sevgiyi anlatan yazılar yazamıyoruz yada yazılanları okumuyoruz.
Savaşlar , nefretler, sahtekarlıklar, yalanlar var dersin, isyan edersin.Oysa hepsi içindedir hayatın ve işte oradasın sen. Bazı insanlar vardır yüzüne baktığında” işte o “ dediğin bakışları yakalarsın. İçindeki güzellikleri görürsün. Düşünün; yakında hiç yakaladınız mı o bakışları, yakalamaya çalıştınız mı?
İnsan ruhu doğanın bir parçasıdır. İçimizdeki sevgiye yer vermezsek içimiz nefretle dolar. İşte o zaman insanlıktan uzaklaşırız. İnsanları zengin mi, fakir mi demeden kardeş sayabilmek; din, dil ,ırk ayrımı yapmadan, kalpteki güzelliği görmek. Hani insanı insan yapan değerler vardır ya! Gurur, onur, vicdan ,merhamet, dostluk, güven, saygı ,sevgi … Hangisine ya da hangilerine sahipsiniz ve gösterebiliyor musunuz? Sevgisi yüce olan insanın sevgisizliğini düşündünüz mü? Buz gibi soğuk ya da kılıç gibi keskin mi?
Hayat insanın cesareti kadardır. Çünkü yaşıyorum demen için kontrolün sende olması gerekir. Daha çok dost kazanıp, daha çok kıymet bilmek ve daha az kalp kırıp , daha az kırılmaktır hayat.
Dinlemeliyiz, ümitleri, umutları, hayalleri… Basit ama içten söylenen bir söz karşımızdaki insanın içindeki güzellikleri gösterebilir. Selam vermek, teşekkür etmek ya da içten gelen bir seni seviyorum demek çok mu zor? Bazen sadece dilimizin ucuna gelip söyleyemediklerimizle neleri kaçırdığımızı biliyor muyuz?
Karanlığın ardından gelen aydınlık için mutlu oldunuz mu? Gecenin sakladıklarını aydınlıkta bulabildiniz mi? Yağmuru severiz ama yağdığında şemsiye açarız, güneşi de severiz çok olduğunda gölge ararız .Peki biz, ne ile mutlu olur ve ne isteriz?...
Yaşamaya zaman ayırmalıyız. Bunun için yaratılmadık mı? Hiç bir şeyi sonraya bırakma; yaşadığın her günün son olduğunu ve özel bir gün olduğunu düşün, hatta her dakikanı bir daha yaşayamayacağını… Yılların diğerinden farkının olmadığını anlamak, ona rağmen gelen her yeni yılı mutlu ve gülerek karşılamak. Geçmişe bakmadan, bulunduğun yerin ne olduğuna aldırmadan ve son bulacağını düşünmeden, umutla yolculuğuna devam etmek.
Dudağındaki tebessümü kaybetmediysen; bir çocuğun gözlerindeki ışıltıyı , sıkıntılarla dolu bir insana nasıl duygular vereceğini; gülen gözlerin ,kalplerdeki buzları nasıl erittiğini görebilirsin.Sevgiyi bulmak ,zor değil aslında ; onu tutabilmek içimizde büyütüp hayatımızda yeşillendirmek zor olan.
Düşünün ne zaman yüz kaslarınız ağrıyana kadar güldünüz? Yatağınıza uzanıp yağmurun sesini dinlediniz mi? Sinemaya, konsere, tiyatroya gittiniz mi? Sevdikleriniz için değil sadece kendiniz için bir pasta yaptınız mı? Yosun ve çimen kokusunu doya doya , tadına vararak kokladınız mı? Yakamozları izlediniz mi? Karın altından çıkan kardelenin güzelliğine ve azmine hayran kaldınız mı? Yatağınıza yatıp, gözlerinizi kapatıp sessizliği dinlediniz mi? Ne dedi? KENDİMİZ İÇİN DE YAŞAMAYI BİLMELİYİZ dedi mi?
Yazan: İNCİDAL
Hazırlayan: www.hikayearsivi.net | A.Kerim Melleş