Şehrin tüpçüsü bir gün dükkanına geldiğinde kendisine Amerika’dan gönderilen bir mektupla karşılaşır. Mektubu açar, okur ama bir şey anlamaz veya anlamamazlıktan gelir. Mektubu eline alır sabahın erken saatinde şehrin vaizinin evine gider. Kapıyı çalar ve özür dileyerek durumunu arz eder ve mektubu uzatır.
Vaizin evinde mektup yeniden okunur. Her kelimenin ve cümlenin üzerinde durulur. Mektuptan anlaşılan o ki, bu tüpçüyü, Hıristiyanlığa davet ediyorlar.
Tüpçü- “Elli bin nüfuslu şehirde niçin ben?”
Vaiz- “Onu bilemem. Namazını kılıyor musun?”
Tüpçü- “Cumadan Cumaya namazımı kılarım.”
Vaiz- “Onların her şehirde bir ajanlarının olduğu söylenir. Doğrusunu bilmiyorum. Senin davranışlarından kendilerine en yakın kişi olarak seni bildirmiş olabilir.”
Tüpçü- “Şimdi ne olacak?”
Vaiz- “Ben bir mektup hazırlayayım ve nazik bir şekilde mektuplarına cevap verelim. Bu arada sen beş vakit namazını camide cemaatla kıl. Seni izleyen kişi, mektup geldikten sonra sendeki değişimi görsün.” Der ve uzun bir mektup yazar.
Mektupta bir Müslüman’ın, Hıristiyan olmasının mümkün olmadığını, çünkü Hz. İsa sallallahu aleyhi ve selleme olan imanımızın Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme olan imanımızdan hiçbir farkının olmadığını, her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz, Bakara süresinin son iki ayetini okuyarak teyit ettiğimizi, Hz. Meryem validemizi anamızdan daha değerli tuttuğumuzu, bir çok kadınımızın adının Meryem olduğunu, Tevrat’a ve İncile olan imanımızın da Kur’ana olan imanımız gibi olduğunu ifade eden mektubumuzun Kur’andan olan delillerini de yazdı.
Mektup, görev gereği yıllarca Amerika’da kalan emekli bir askere İngilizceye tercüme ettirildi ve Amerika’daki gönderici adrese cevap olarak gönderildi.
İngilizceye tercüme parasını almayan emekli asker “Hocam, o kadar hizmette benim olsun” der.
Gelen mektup Türkçe yazıldığı halde cevabı İngilizce vermelerinin sebebi, orada ilgilenenlerden bir tanesi Türk ise cevabı yalnız o anlayabilirdi. İngilizce yazıldığı takdirde mektubu eline alan herkes anlayabilirdi.
Mektuba cevap, Türkçe olarak geldi. Mektuptan anlaşılan şu: Türkçe mektup yazan kişi aslında gizli bir Müslüman. Ancak iş gereği bunu yapıyor. Tüpçünün verdiği cevaptan o kadar memnun ki, mektubu büroda bulunan herkese teker teker okuduğunu ve etkilendiklerini ifade ediyor.
Bu mektup, tüpçü için bir dönüm noktası oldu. O günden itibaren, namazında niyazında bir adam. İslâmi hizmetlere gücü yettiğince katkıda bulunuyor.
Eh, ne demişler: “Her şeyde bir çok hayır vardır.”
Kaynak: Mahmut Toptaş Hocaefendi (Ayasofya Eski İmam-Hatibi), Tanıdığım Ünsüzler
Hazırlayan: A.Kerim Melleş, www.hikayearsivi.net