Mısırlı Sultan Kalavun’un şeyhi olan ve İstanbul’un fethinde bulunmak için Bursa’ya kadar gelip, Zeyneddin Hafi’nin müritliğine geçen Cebe Ali Hazretleri Cibali kapısına sığınmıştır. Bu kapıya da yine Cebe Ali’den bozma olarak Cibali kapısı denilmiştir. At çulundan bir cebe (Hırka) giydiği için Cebe Ali unvanını alan bu kişi, orduda ekmekçi başı görevini yapmakta olup bütün orduya ekmek yetiştirirdi. Hiç kimse onun sırrını öğrenememişti. Bir fırından binlerce kişi pembe gül renginde has ekmek yerdi.
Bu Cebe Hazretleri, Okmeydanı’ndan inen gemilere binmeyip hemen Tersane bahçesinin önünde Zeyneddin Hafi’nin talebesi olan üç yüz kişi ile denizin üstüne postlarını döşemiş. Zikir yapıp def ve kudümler çalarak bayraklarını açınca, onların geldiklerini fark eden kafirler, akıllarını oynatmışlardır. Cebe Ali Hazretleri postları denizden alıp Cibali kapısından girmiş. Cebe Ali, keramet gösterdiği için fetihten sonra şehit olur. Kabri Gül Camii avlusundadır.
Seyahatname’den Seçmeler (Evliya Çelebi)
Hazırlayan:www.hikayearsivi.net | A.Kerim Melleş