Mekke Emiri Şerif Hüseyin, İngilizlerle anlaşarak Osmanlı'yı arkadan vurmuştur ve mükafat olarak da İngilizler tarafından Hicaz Krallığı'na getirilmiştir...
Daha sonra Vehhabiler tarafından alaşağı edilerek İngilizlerin himayesinde Kıbrıs'a yerleştirilmiştir. Hastalandığında da oğlu tarafından Amman'a getirilmiştir...
Ve günün birinde adet vechile saray bandosunun bahçede konser verirken "İzmir Marşı"nı çalması üzerine, oğlu babasının üzülmemesi için pencereleri kapattırmak isterken baba oldukça ibretli bir şekilde:
"Evlat, neden o pencereyi kapıyorsun? Ben velinimetine ihanet etmiş asi bir kulum, günahım büyüktür. Kral olacağımı düşündüm. Allah beni sürgünlüğe düşürdü. Hastayım diye kapatıyorsun. Bırak pencereyi aç, şu marşı dinleyeyim.
Duyduğum vicdan azabının şiddeti, o eski hatıraların canlanması ile büsbütün artsın; bu dünyada çektiğim ızdıraptan vicdan azabıyla büsbütün ağırlaşsın, ta ki Cenab-ı Hakk, bu günahkar kulunu dünyada affederek, ahirette hesap gününde cezadan korusun"demiştir...
Kaynak: Kafkas, Mehmet; Geçmişi Bilmek, cilt 1, Nil Yay., İzmir/1993, sh. 81