Fatih Sultan Mehmet'in orduları Trabzon önlerine gelmişti. Pontus Kralı Davit, Fatih'e karşı Trabzon'u kurtarmalıydı. Düşündü, taşındı, kararını verdi. Fatih'e bir heyet gönderdi, şu teklifi yaptı:
- Şehrin dışında ve sahilde Ayasofya kilisesi ile kule arasında kalan bir zincir var. Bu zincir, kırk defa atılacak top güllesi ile koparılırsa, şehri teslim edeceğim. Yok eğer koparılamazsa, Fatih ordularını geri çeksin.
Heyet başkanı bunları söyledikten sonra şu sözleri de ilave etti:
- Devletlu sultan, topçularına her zaman güvendiğini ifade eder, bu teklifimizi elbette kabul edecektir.
Fatih Sultan Mehmet, kendisinin ve ordusunun gururuna hitap eden bu teklifi kabul etti. Haber Trabzon - Pontus Kralına ulaştırıldığı zaman, Davit :
- Kurtulduk. Gözle dahi görülmeyen bir zincirin, ta uzaklardan atılacak gülle ile koparılmasına imkan yoktur. Zincir koparılmayanca Fatih de sözünde duracak, ordusu ile geri dönecektir.
Derken top atışları başladı. Bir, iki, üç! Fatih, top başında bekliyor, her atılan gülle, boşlukta kayboldukça, üzülüyordu. 39'uncu gülle de atılmış, en nişancı topçular denendiği halde, zincir koparılamamıştı. Fatih son emrini verdi:
- Kendine güvenen varsa gelsin top başına!
Güvenmek mesele değildi. Bu sonuncu gülle de boşa giderse, kelleyi vermek de vardı. Derin bir sükut oldu. Kimse top başına gelemiyordu. Tam bu sırada birden topun ateşlendiği görüldü. Bir gülle boşluğa uçtu. Kimdi topu ateşleyen?
Herkes şaşakalmıştı. Sonunda, çelimsiz bir yeniçerinin bu topu ateşleyiverdiği anlaşılmıştı. Yaka paça Fatih'in huzuruna getirdiler. Fatih, hiddetle sordu:
- Sen topçu musun?
- Değilim!...
- O halde topu neden ateşledin?
- Zinciri koparmak için devletlim...
Fatih, hiddetinden köpürüyordu. Son fırsatı da kaçırmıştı. Haykırdı:
- Tez başını vurun!
Bir anda bir baş yuvarlandı. Az sonra da karşı tepelerden bir çığlık yükseldi.
- Zincir koptu!... Şehir teslim oluyor!...
Ortalık birbirine karışmıştı. Ordu çığ gibi şehre akıyor, en önde, koltuğunun altında kesik başı bulunan bir yenicerinin koştuğu görülüyordu! Bu, biraz önce topu ateşleyen Hoşoğlandı... Hoşoğlan, görüldüğünü anlayınca olduğu yere yığılmış kalmıştı.
Trabzon kalesinde Fatih'in bayrağı dalgalanırken, Hoşoğlan'ın mezarı üzerinde de bir türbe yükseliyordu. Destanlarla süslü bir türbe!...