Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hz. Ali (r.a.) Efendimize hitaben şöyle der:
- Ya Ali beni seviyor musun?
- Evet Ya Resulullah.
- Peki Allah'ı (c.c.) seviyor musun?
- Evet Ya Resulullah.
- Eşini seviyor musun?
- Evet Ya Resulullah.
- Ya çocuklarını?
- Evet Ya Resulullah...
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) gülümseyerek, Hz. Ali Efendimize bakar ve şöyle der:
- Ya Ali, sadece bir kalbin varken bu kadar sevgiyi nasıl oluyor da bir kalbe sığdırabiliyorsun?
Hz. Ali (r.a.) Efendimiz donup kalır ve hiç bir şey diyemeden oracıktan ayrılır...
Hz. Ali Efendimiz'in bu düşünceli halini gören Hz. Fatıma annemiz, Hz. Ali Efendimiz'e sorar:
- Ya Ali nedir sende ki bu hal, eğer bu sıkıntılı durumun dünyevi bir iş içinse üzülmeye değmez. Ama yok,Rahmani bir şey içinse eğer, anlatıver. Bende sana yardımcı olmaya çalışayım der.
Hz. Ali Efendimiz, başından geçenleri bir bir anlatır, Hz. Fatıma annemize.
Hz. Fatıma annemiz duyduklarından sonra tebessüm eder ve der ki:
- Ya Ali bilmez misin ki insan Peygamberini kalbiyle... Allah'ı (c.c.) aklıyla... Eşini nefsiyle... Çocuklarını ise şefkatiyle sever.
Duyduklarına çok sevinen Hz. Ali (r.a.) Efendimiz, hemen Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in huzuruna izin isteyip çıkar.
Ve Hz. Fatıma annemizin cevaben söylediklerini Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) anlatır. Peygamberimiz (s.a.v.) duydukları karşısında tebessüm eder ve der ki:
- "Ya Ali, işte bu nübüvvet ağacının meyvesidir" der.
Gönderen: zafer |
Ekleyen: A.Kerim MELLEŞ | www.hikayearsivi.net