Lokman çok tefekkür eden, az konuşan, keskin ve isabetli görüşlü bir zat idi. Yanında toplanan halka hikmetli sözler söylediği sırada, tanıdığı bir adam ona:
- Sen, filan yerde çobanlık etmiş olan, Nuhas oğullarından siyah köle Lokman değil misin? Nihayet, sen davar çobanı bir siyahsın, dedi.
Lokman:
- Evet, dedi.
Adam:
- Sende gördüğüm bu hal, sana nasıl ve nereden geldi, diye sordu.
Lokman:
- Doğru sözlü olmak, emaneti yerine getirmek, faydasız şeyleri terk etmekle, dedi.
Devam etti:
- Evet, siyah tenliliğim açıktır. Seni şaşırtan nedir?
Adam:
- Halk senin sözlerini dinleyip kabul ediyor.
Lokman:
- Sana söyleyeceğim şeyleri yaparsan, sen de öyle olursun, dedi.
Adam:
- Nedir onlar, diye sordu.
Lokman:
- Ben gözümü (günaha) yumarım. Dilimi tutarım. İhtirasıma mani olurum. Edep yerlerimi (ırzımı) korurum. Kıyamımı (namazımı) uzatırım. Verdiğim sözü yerine getiririm. Misafirimi ağırlarım. Komşumu korurum. Boş ve faydasız söz ve işlerle meşgul olmam. İşte bunlar, beni gördüğün gibi yaptı, dedi.
Hazırlayan: www.hikayearsivi.net | A.Kerim Melleş