Mekke Emiri Şerif Hüseyin, İngilizlerle anlaşarak Osmanlı'yı arkadan vurmuş ve mükafat olarak da İngilizler tarafından Hicaz Krallığı'na getirilmişti. Daha sonra Vehhabiler tarafından alaşağı edilerek İngilizlerin himayesinde Kıbrıs'a yerleştirilmiş ve hastalandığında da oğlu tarafından Amman'a getirilmiştir. Ve günün birinde saray bandosunun bahçede konser verirken "İzmir Marşı"nı çalması üzerine, oğlunun babasının üzülmemesi için pencereleri kapattırmak isterken baba şu ibretli konuşmayı yapmıştır:
- Evlat, neden o pencereyi kapıyorsun? Ben velinimetine ihanet etmiş asi bir kulum, günahım büyüktür. Kral olacağımı düşündüm. Allah beni sürgünlüğe düşürdü. Bırak pencereyi aç, şu marşı dinleyeyim. Duyduğum vicdan azabının şiddeti, o eski hatıraların canlanması ile büsbütün artsın; bu dünyada çektiğim ızdıraptan vicdan azabıyla büsbütün ağırlaşsın, ta ki Allah bu günahkar kulunu dünyada affederek, ahirette hesap gününde cezadan korusun.