II. Abdülhamit, İttihatçılar tarafından tahttan indirildikten sonra o zamanlar bir Osmanlı şehri olan Selanik'te Alatini Köşkü'ne hapsedilir.
Alatini Köşkü'nde mecburi ikametgaha tabi tutulan II. Abdülhamit, muhafız komutanı Fethi (Okyar) Bey, ordunun ihtiyaçlarını ve hazinenin memur aylıklarını bile veremeyecek hale geldiğini söyleyerek sultanın şahsi servetini orduya bağışlamasını ister.
Tüm ailesiyle hapis hayatı yaşayan Sultan Abdülhamit özellikle çocuklarının ihtiyaçlarını düşünerek Fethi Bey'in isteğini ilk etapta olumlu cevap vermez. Aslında sultan, Fethi Bey'in bu ifadesinin kimin isteği olduğunu anlamaya çalışır.
Kendisini korumakla görevli Fethi Bey'in ağzını arar. Sonuçta İttihatçıların ordunun ihtiyacını karşılamak için şahsi servetini istediklerini öğrenir. Sultan Abdülhamit kendisinden para isteyen Fethi Bey'le konuşmasını hatıratında şöyle ifade eder:
- "Benim gibi mahlul (düşürülmüş) bir padişah orduya nasıl yardım edebilirdi! Çoluk çocuğumla birlikte sürülmüş, bir köşke hapsedilmiştik. Gazete okumaya bile hakkımız yoktu. Devletin verdiği 1000 lira ile yaşıyorduk. Bu, yaşamamız için bile yetmiyordu. Taaccüple (hayretle) sordum:
- Nasıl yardım?..
- Bankalardaki nukut ve tahvilatınızı orduya bağışlamak suretiyle...
- Biraderim Sultan Reşat Hazretleri benim halimi bilir. Devletimden esirgenecek bir kuruşum bile yoktur. Bunların hepsini orduya versem, bir bölüğün bile ihtiyaçlarını ancak karşılamış olurum. Devlet-i Osmaniye benim üç beş kuruşumla ayakta kalamaz!..
Sultanın bu cümlelerine cevap vermekte zorlanan Fethi Bey, üstlerinin isteklerini yerine getirmekle memur olduğunu söyleyerek, bu konuyu kapatmak ister. Sultan devamla:
- Evladım! biz geldik, işte gidiyoruz. Dünya malında gözümüz kalmamıştır. Allah'a şükür, hiçbir zaman da olmuş değildir. Benim üç buçuk kuruşum, ha sulbümden (benden) hasıl olmuş evlatlarıma, ha ecdadımdan tevarüs ettiğim evlatlarıma kalmış, bunun hiçbir farkı yoktur. Benim evlatlarım da devletin evlatlarıdır.
Görüyorsunuz, evlenme çağına gelmiş yetişmiş kızlarım var. Okumak çağına erişmiş oğullarım var. Bunlar devletin kızları, oğullarıdır. İyi yetişmelerinden ben değil, devlet istifade edecektir. Padişahlığım sırasında bunların durumunu düşünmüş, kızlarıma birer damat aramıştım. Sözlüdürler. Benim, biraderim hazretlerinden ve hükümet ve ordudan talebim şudur ki, bu kızlarımın evvela buradan çıkmalarına, sonra da evlenmelerine izin versinler. Oğullarımın da tahsil ve terbiyeleri temin olunsun... Bundan ötesi kolaydır. Söylediklerimi lütfen bağlı bulunduğun makama yaz. Benim bu dileğimle alakadar olsunlar ve tez vakitte bana sevindirici bir haber getir."
Kaynak: İsmet Bozdağ, Sultan Abdülhamit'in Hatıra Defteri, Pınar Yay., S:128-130
Kaynak:Padişahlardan Hazır Cevaplar,Ali Karaçam
Meriç Yayınları, Şubat-2007, İstanbul
Hazırlayan:www.hikayearsivi.net | KuTuL KuLuB