Çok eskiden, Mısır ülkesinde bir camiden çıkan cemaatin tam karşısında bir kadın durmuş, çıkanları süzmektedir. İçlerinden giyimi kuşamıyla zengin ve namuslu olduğuna kanaat getirdiği birini gözüne kestirir. Ona yaklaşarak yumuşak, acındırıcı bir sesle ve bir düşkün hanımefendi edasıyla der ki:
- Değerli efendim, sakın beni dilenci falan sanmayın; sizden bir şey istemiyorum, sadece küçük bir ricam olacak.
- Ricanız neymiş, hanım!..
Kadın düzmece bir hikayeyi anlatmaya başlar:
- Efendim yıllar önce yapılan büyük savaşta kocam, gönüllülerden biri olarak şehit düştü. Hükümet ise, kocam hakkında resmi bir belge olmadığından, bana maaş bağlamadı. Çocuklarımla birlikte perişanım. Son olarak hükümet boşanmış, çocuklu kadınlara maaş bağlayan bir kanun çıkardı. Ne olur, mahkemede birkaç dakikalığına benim kocam olun ve beni boşamış olduğunuzu söyleyin.
Adam bu masala, genç ve namuslu bir şehit karısına yardım düşüncesiyle inanır ve "evet" der. Mahkemede kadı'nın(hakim) karşısına çıkar. Kadının dediğini aynen yapar, söyledikleri zapta geçer. Boşanma işi resmiyete bağlanınca, rolünden sıyrılan kadın gerçek yüzünü gösterir ve yılan ıslığı sesiyle kadı(hakim)'ya seslenir;
- Kadı efendi, şimdi beş çocuğumun ve benim nafakamı da bir karara bağlar mısınız?
Bölüm:Kanun Adamları ve Mahkumlarla İlgili Hikayeler
Kaynaklar: Tarihi Öyküler(Ebubekir Subaşı)-Timaş Yay.
Hazırlayan: KuTuL KuLuB
www.hikayearsivi.net