Yavuz, devlet sırlarının korunmasına çok dikkat ederdi. Mısır seferinden sonra yine Osmanlı için tehlike belirmişti. Avrupa ile barış yapan Sultan'ın niyeti, tekrar İran üzerine sefer yapmaktı. Bunu devlet adamlarının bilmesi gerekirdi. Bu durumda padişah bir gün vezir-i azam Piri Paşa'yı çağırtıp:
- Seferim vardır, sefer hazırlıkları görülsün, dedi.
Piri Paşa seferin Anadolu'ya mı Rumeli'ye mi olacağını soramadı. Padişah'ın kızarak, "Sizler ki vezirlersiniz, hangi tarafa sefer lazım geldiğini bilmezsiniz, peki o makamda niçin oturursunuz?" demesinden çekindi. Fakat padişahın cüce olan bir nedimine mektup yazıp öğrenmesini istedi. Cüce olan nedim de bir fırsatını bulup seferin nereye olduğunu sordu. Bundan kuşkulanan sultan, bunu nedime kimin söylediğini sorunca, Piri Paşa'nın sordurduğunu öğrendi. Ona dedi ki:
- Ben sana şimdi seferin yönünü söylesem, sen de vezir-i azama haber versen, o da buna inansa!... Eyvah, Osmanlı saltanatı sizin gibilere kaldı ha!..
Yavuz, bunun ardından vezirine bir mektup yazdı ve dedi ki:
- Bre, bir nedimim var idi, bize çok gördün. Seferin ne tarafa olduğunu sorarsan, İran'adır tabii. Tedarik üzere olasın. Yoksa senin dahi başını böyle iderim.
Mektubu okuyan Piri Paşa gerekli dersini almıştı.
Kaynak: Adem Ulusoy, Yavuz Sultan Selim, Işık Yay., S.55
Kaynak:Padişahlardan Hazır Cevaplar,Ali Karaçam
Meriç Yayınları, Şubat-2007, İstanbul
Hazırlayan:www.hikayearsivi.net | KuTuL KuLuB